Savaşcı Güzel
Ey hakikâti başka dillerde arayan savaşcı güzel;
Sana vaadedilen cennet’in yolları çocukların avuçlarında. İste, gökkuşağıyla değişirler! Savaşın habercisi olan mektup kokusu posta güvercinlerinde, Asırlardır sahibine ulaşmamış ’cümle demetleri’ kuytu köşelerde! Biraz sabır lâzımdı bize, isyan etmeden önce. Kutsal kitap’ın içinde unutulmuş bir kelimesin şimdi, Dergâhların çöplüğüne atılmış vaaz’sın! Ardına bakmadan kaçan melekler hâyâl et pazar meydanlarında, Senden kaçan melek gözyaşlarıyla. Radyo’da yazın popiler şarkısı, Yeni doğan bebek ağlamakta, Köpekler çöpleri karıştırmakta. Çocukların ellerinden cenneti alan Tanrı kayıplarda! Biraz sabır lâzımdı bize, İsyan etmeden önce! II. Kaldır başını savaçcı güzel! Yağmurlar okşasın yanaklarını. Örtülerini kaldır hâyâllerinin, Sirkele üstünü başını, Uçaklara el salla, Kuşlara selam ver, Ve dön bak sonra; Üzüldüğün hayata! K/ayıp olmuş umutlarınla yüzleş, El uzat geleceğe, Arkandan gülenlere inat, Göz kırp Tanrı’ya! Saçlarını rüzgâra teslim et, Üzüm yaprakları doldur ceblerine, Saygıyla eğil yerdeki karıncaya! Fısılda dağlara içinden ne geliyorsa, Fidanlar dik inadına çorak topraklara, Sana alaycı bakanlara inat, Göz kırp Tanrı’ya! Çocuklarla tanış sokak aralarında, Selam ver çöpcü amcalara, Kimseye benzetme yanından geçenleri, Tebessümle hatırla olup bitenleri! Kaldır başını savaşcı güzel, Göz kırp Tanrı’ya... III. Olur da yolun düşerse bu beldeye, Bıraktığın gibi bulamazsan duvarları, Sana huzur veren manzaradan eser kalmadıysa eğer, Anla ki tek giden sen değilsin! Olur da merak edersen bırakıp gittiklerini, Özlediysen seni sen yapanları, Yerinde bulamadıysan hiçbirşeyi, Anla ki tek giden sen değilsin! Ve solmuş üzüm yapraklarıyla karşılaşırsan eğer, Göz kırpmaktan utan Tanrı’ya! Sırtını dön rüzgârâ işte ozaman, Yüzünü yere eğmekten çekinme, Yağmurun yağmamasına şaşırma, Çocukların sana tuaf bakmasına aldırma! Seni alaya alanlar seni görmüyorsa, Arkandan gülenler etrafta yoksa, Selam verecek çöpcü amcalar uzaklardaysa, Göz kırpmaktan utan Tanrı’ya! Yasak ağacın gölgesi hemen önünde Avuçlarında elma kabukları! Ey hakikâti başka dillerde arayan savaşcı güzel; Sana vaadedilen cennet’in yolları çocukların avuçlarında. İsteme! Değişmezler artık senden gelen hiçbirşeye... |
insanın okuyası gelmiyor valla
zaten bir sey anlaşılmıyor
cümleler arap saçı ..
daha yalın, daha anlaşılır bir lisan ile yazarsan çok kitlelere ulaşacağına eminim
yola devam