Sen Yine de!
Bir gün arkana bile bakmadan kaçacaksan eğer; Kim ne derse desin Koşmaya devam et o gün!
*** Dost elinden zulüm görmüş Peygamber sevgisi lâzım bize şu sıralar, Yoksa nefretin bağrında üşümeye başlıyacağız. Leş yığını arasında açan kırmız bir gülün yaşama hırsı lâzım bize, Yoksa keşkeler arasında boğulacağız. Bir yerlere gittiğimiz felan yok şu günlerde, olsun. Sen yinede Hoşcakal! Sen Hoş kalırsan düzeliriz belki, Ve belki, dağınık odanın tenha köşesinde Tanrıyıda mutlu edecek bir şeyler buluruz. Hiç olmadı ’Derin bir âh çektim’ diyen Ahmet abiyi dinleriz! Sen Ben ve Tanrı! Bizim cümle âleme duyuracak sevinçlerimiz varsın olmasın, Bizim kahkalar atacak anılarımızda varsın olmasın, Bizim bizden başka ’bizlerimiz’ olmasın! Uzun yıllardır buradasın ama, Olsun, Sen yinede Hoşgeldin! Sen Hoş gelirsen ben kendimle savaşımı barışla evlendiririm, Sen Hoş gelirsen, ben kendime ozaman iyi bakarım. *** Sen ağlarsın ’savaşın çocuklarına’ bilirim. ’Neden, neden büyükler çocukları oyunlarına alır ki’ diye titreyen dudaklarınla sorarsın! Hüzün yüzüne ne güzel yakışırdı ozaman! Tanrı’yı kızdıracak bir kaç cümle kurar sonra hepsini Tanrı’ya havale edersin. Cümlelerin ve Ellerin, Bana avuntu, Bana teselli, Bana derman... Bırak herkes herkesliğini yapsın, Sen yalnızlığın gölgesinde dinlenmene bak, Sana ait olmayan hâyâllerin yollarında volta atma, Bir şarkının yanına usulca kıvrılıp uzan, Yorgunsun Ve Yorgunluğunun anlamı çok! Bir yere gidecek gibi değilsin ama Olsun, Güle güle, Gül ile... |