ŞİİRSEL SEVİŞMELER
gün yavaştan yavaştan eğiliyor dağların yamaçlarına
hazırlanıyorum karanlığı koynuma almak için bir bardak rakım, bir paket sigaram pencere önlerinde onu beklerken darmadağın duygular sürüklenir sokaklara gidiyordu tüm dinlerden aforoz yediği için kendi vicdanına bile sığmıyordu gidişi gitmek ile kalmak arasındaki yüreğime yaptığı eylemler damarlarımdaki şizofren yürüyüşlerini engellemiyordu hep tek başına geliyordu eni konu yorgun düştüğümde kapatırdı gözlerimi tüm özlemlerini tüketirdi yüreğimde kuşlar ve gün dökülürken sokaklara kapatırdı dudaklarımı giderken eceli de bırakıp giderdi koynuma çok sadisti onun için hep geceleri gelirdi uykuyla uyanıklığım arasında dikilirdi karşıma şafak çakılınca anlımın ortasına sıyrılıp gidiverirdi avuçlarımdan çığlıklarımdan rahatsız olan komşular kaç kez gelmişlerdi kapıya annem üzerine aşk düştü deyince her hikayenin bir sonu vardır diyerek acıyıp giderlerdi bu hikayenin sonu neresi hani kader denen bir illet vardı ya işte tek suçlusu oydu iki kişilik bir ayrılıkta cezalandırılan ben kefenimi rüzgara serdim ve kaç gece kaç kez ölündüm oysa bilirim sevmezsin ölümlü hikayeleri kasvetli yerlerden korkardın nerede kime sığınırsın şimdi kim avutur çaresizliğini hangi urganı görsem dar ağacına çekiyorum acıyı bir türlü senin acılarına ulaşamıyor acılarım çünkü hep senin için acırdı bir kedi yavrusuna bile ama beni görmezdin yada görmezden gelip geçip giderdin yanımdan bu aralar o kadar sahip çıkıyor ki yalnızlığım bana nereye gitsem hiç ayrılmıyor yanı başımdan köprücük kemiğinden inen sızın kendi dilimde haykırıyorum acıyı duymuyorsun, anlamıyorsun aynı dili konuşmadığımız için hak veriyorum gündönümleri yeni bir günü getiriyor bir tek senin dönüşüne dönmüyor zaman kendi kılıfında saklanıyor birazdan gün doğum sancısından kurtulacak hadi bana müsaade ben ölünmeye gidiyorum |