ÖLÜMÜ KOKLAMAK
İyi bir yaşama
Yelken açtığını sanıp, Üç beş satırlık namıyla Mavinin mizacında ki Hayatı hayal etmiş O zavallı insan benim. Nefsin zihniyetine Bağışlanmış ruhumla Ayağa düşmüş duyguların Kirli ihtiyaçlarında boğuluyorum. Kimbilir ; tavırlarıma Çaremmiş gibi tutulmama sebep, Başka nedenlerimin olduğunu, Gözlerimin sabaha tatlı bir Başlangıc yapacağını, Ve aklımın bir köşesinde Yeni tehlikeleri pişirmeden geçireceğim Güzel günlerin merakını... Bu gönül sayfama, Talihsiz zamanların öyküsünü yazan Kudretli elin insafına sığınıyorum. Karanlık dünyayı Bana ödünç veren Ey ! ulu güç; Sana aldırmadan yaşadığım İçin mi bu kadar Çok aşağılara iniyorum. Ben, kaderin değersizleştirmeye çalıştığı, Korkularla ölçüşebilecek Güce henüz ulaşamadım... Zekamın rağbet ettiği Bütün güzel hedefler harcandıkça Ölümü koklamak bana farz oldu. Artık`; Şu’ur cinnetine Mecnun edilmiş Yanık bir kalkışa gebeyim, Tükettim ; başımı döndüren Büyülü sahte özentilerin hazinesini, Ben ; düşlerimin ucunda gizlenmiş O övülmüş zamanların Tesbihine dizilen Kokuşmuş ömrü istemiyorum. İnsanı münasebetlerimi İnfaz eden hırsımdan Ve bütün değerlerimi Döndüren yanlışlarımdan Öc almak istiyorum. İşte ancak o vakit Ezel kapısından Ve köprüsünden geçebilirim. Ve biliyorum ; Gözlerinde ki sis Perdesi kalktıkça Ölüm bana belki de hayırlıdır. Ve diyorum ki ; Kesik bir kalemden çıkma Görünür kılınmış, Hayatı kendine malzeme etmeden, Ölümü koklamak, Aslında her insan için bir mutluluktur Onu Tanrı’nın huzuruna çıkacak kadar Hak edebiliyorsam eğer.... |