ÖLMEKTE ÇARESİZİM
Ruhumun bağlarında
Tadı devşirilmiş olan Acı dolu günlerin, Parçalarını dikmeye çalıştığım her dakika Zavallı yaşantımın dayandığı nokta Korkarım ölüm olacak. Gözlerimin boşluklarına yerleşen Sahte tanrıların günahlarına Yanlış zamanların güdümünde Şahit olup teslim olmak ne acı, Şimdi düşlerime bile sağırım Havanın üzerimden akıttığı Günlerden dahi habersizim, Sessizliğimin bağrında Yalnızlığın türküsünü öğrenirken, Gün batmış, güneş açmış Umurum da mı ? Hayallerim parçalanırken bir, bir. Yalancı mevsimlerin gölgesinde büyümüş Ve soğuk zamanların bağında tökezleyen Temiz ellerde büyümeden Yiğit yürekli bir adam olamadan Çırpınıp durdum bu toprağın üzerinde… Bildim! Tanrının bana bu acıları neden Yaşatmak istediğini, Ağlamayı ya da sarhoşluğumun yağdırdığı O Küfür dolu sözlerden pişman olup Olmayacağı mı duymak istedi. Oysa; ben uzak zamanların hayallerinde Dudağı titreyen hiç olmuş duyguların Kapısında bekleyen o dilenci olmadım henüz. Ben bana Verdiğin acıları defalarca öpmüş olsam da Ve kaybolacağı mı bilsem de bir gün bu sonsuzlukta… Geri getirmeye çalıştığım Ya da özlediğim, ya da kulağımı bu seslerle delecek Haykırışlara henüz pirim tanımadım. Sevgi denen çiçeği İçimde büyütecek Gökyüzünün kanatlarına bindirip gezdireceğim Bir hayat yaşamadım henüz. En karanlık zamanların padişahı ben oldum Kötü günlerin avı ben oldum Avcısı sen . Bana ağlayacak ve bana üzülecek kim var etrafımda Yılların ruhuma bıraktığı zehirli artıklarından başka, Bana yardım et Tanrım; Ben neden hala ölmekte çaresizim ve sensizim. |