Özgürlük İçin Zilan
Gecenin karanlığı kızıl kana bulanırken
Sobasız evlerin odalarından Birbiri ardına ışıklar söndüğünde Mim’lenmiş kapılar kapanacak. Hürriyetin yasaklandığı, ölümün kol gezdiği sokaklarda özgürlüğe sevdalı çocukların avı başlayacak Oysa ki! Yoklukla terbiye edilmiş bu kentin varoşlarında ışıklar çakar almaz fenerler gibidir Sokakları çamurlu,çeşmeleri paslı sulu Ve kiremitleri kırıktır çatılarının Açlık mı? Kimin umurunda Tabakta kemik suyu içinde dünden kalma ekmek kurusu Tırnaklarının içine sinmiş barut kokusu eşliğinde Varsın olsun! Hesabını kesemeyeceğiniz Bu kentin varoşlarında her sabah çatısı akan evlerin pencerelerine mavi doğar. Geceyse yıldızlar elle tutulur. Devrim türküleri söylenirken Ölüme gülerek gidenlerin sardıkları tütünün son nefesi bitene kadar dudakların aralarında dolaşır umut Gölgesinden korkan Özü kendisine yabancı! Hiç bakma öyle! Bu kentin varoşlarında Devrim gülüşlü çocukların tutuklanmadığı Ne bir sokak Vardır Ne de vurulmamış bir köşebaşı Ve her biri teker teker öldürülür gece yarısı gömülürler sahipsizler mezarlığına Karanlık sabahlarda Filistin askılarında Sözle terbiye edilmiş beynim doymuyor Tutsak gecenin ayazı Yırtık ayakkabılarımdan girdiğinde Kanım çekiliyor parmak uçlarımdan Üşüyorum ve düşüyorum arnavut taşlarına Gözyaşlarıma takılıyor Parkamın yakasındaki Zilanın kanı Bilmem ki; Ülkemde özgürlük ve Hürriyet aşığı daha kaç fidan ölür de Kuşlar kanat çırpar aydınlık yarınlara Özgürlüğümün Bana ait olduğu gün Bu ülkede çocuklar sokaklarında Kuşlarla oynayacak... |
En içten selam ve saygılarımla. Nice böyle anlam dolu ve güzel şiirlere...