3
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
1533
Okunma
kurumuş altın rengidir sokakların ipleri
sağı ve solu demli çay gibi
kahve renginin adı var
benimse varacak sabahım var önümde
hâlâ susuyorsam ve hâlâ inciniyorsam
sâdık oluşum kaleme ve sarmaşığa...
kokar al yazmada esrik bir bahar çiçeği
neden ağlar kara gecede çılgın bir seher yeli
niye sarnışık bir köpek uğultusu
vurur en derin sessizliğimi
niye
niye
niye ahımda bir bayram sızısı..
sarmaşık kıvrımları, örümcek ağı en kasvetli zehrim
yıldızları da düşürelim bu geceye nispet
madem boyandık, mavinin en sığ damarındayız madem
gel uçuk saçık ol bana
daha mı,
daha
çünkü ben zehre sevdalı gecelerden kopup gelmişim.
hâlâ mı,
hâlâ
yoksa sen daha uyumadın mı
pencerende kaç gecen var
al yıldızdan bir perdeye bürünmüş bir geceden
ölüleri seyretmedin mi..
madem öyle
gel ağır ağır ağıralım
yemesin bizi zümrüdü anka..
bilirim ’karadır kaşların bir damla içilmez’
uçuk pembe bağırmalar kara dehlizli gecede
al yuvarlarım kadar ağrıyorum kendi kanımda
ey diyafram çivilerimdeki küflü bakış
rengin gibi içimdeki acı da dağılmakta zaten
sense batır bendekileri
boyaların mı bitti be serin iklim çiçeği..
5.0
100% (13)