BİN KEZ ÖLSEM DE...
Pürüzsüz bir yüzeydeki tüm çapaklar en batası
En can yakan ve en acıtan. Gönül bu; Bir araya gelir mi iki yakası. Kavuşamamış ve ıslah olmaz iki âşık Hanidir demi acının Kıvrak bir melodinin o tınısı Yine de yürek burkar Hazin ise girizgâhı Ve ömrün derdi tasası. Bilinmez, çözülmez Anlatırsın da dinmez sızısı. Yürek mihenk taşı ruhun Ruh dediğin o soyut mefhum Ola ki eşleşti yolun O bilinmezlikle Hanidir ses etmez O kesif yoksunluk Ne özgürdür ne de başına buyruk. Korkuyorum fazlasıyla kaybolmaktan Kayıp gitmek kadar olası Şu uçurumun kıyısından. Kim bilir çoktan yitip gitmişim de Dönmelerin çaresidir Peşine düştüğüm Hanidir peşine düşmüşüm de Çaresizliktir devinimi o izdüşümün. Yola mı geldin de çıktım yoldan Yol mu yoktu yoksa da Bir hayal mi idi gördüğüm. Varsın yenik düşeyim bir kez daha Elbet kavuşur şu garip kul Mevla’sına Yine demek zor olsa da Yeniden doğmak değil mi Düşen payıma. Bin kez ölsem de Boğulsam da bilinmezlikte En makbulü tutunmak yeni güne Hayat ağacına geçirdiğin tırnaklarınla. Kıdemli bir sancı imiş Adına sükût-u hayal denen Yine de sakınır mı insan sevmekten Sunumu ömrün, Yazgısı belki de şu garip gönlün Rayici olsa da hüzün. |