ÖLÜ RENKLER DİVANI
//
Ölüm, Dirim, Arkam, Sobe. Ah sevgili, Uçurumun kenarında bir yalnızlıktayım, Uzat saçlarını Rapunzel gibi, Çek kadife keseli aşkımı göklere, Yalnızım, Ar/sızım. Jileti bileklerimle sınayacak kadar. Ve Varlığına deliller arayacak kadar, Kızgındım ortanca Tanrılara. Mükellef bütün acılara. Ölüm, Dirim, Arkam, Sobe. Hiçbir çığlık duramaz karşımda, Yasak kitapların arasında eğittim düşlerimi, Bağcıkları koptu ayakkabılarımın, Akademik ölümlerle sınadım ömrümü. Mitolojine de yabancı değildim. Ah sevgili, Sen hak’lıydın. Ben nereli. Sen benden gittin gideli, Babamın küçükken bana aldığı sevinçler ağladı. Kral ve ben, Otururken beş para etmez bir tahtın yamacında, Öptüğüm kadınları ihbar ettim zabıtasına, Bilincin altına yatırdım ruhumu,,Hayati şantajlarla. Ölüm, Dirim, Arkam, Sobe. Tinerli gerçeklerle yapıştırdım parmaklarımı, Takma ellerle okşadım saçlarını, Etten şeytanlara küfrettim. Kaderin tırnaklarında kazı yaparken, Rastladım saçlarının ölü rengine, Renkler, Renkler ölür mü sevgili, Ölüm, Dirim, Arkam, Sobe. Irz ırza girmiş harfler, Güneşin kolları kırıldı. Ortopedik bir sancı, Sınıyor kalbimi. Sigara, Kül, Duman, Aman. Keçilerim kaçırılıyor Koynumdan. Sevgili, Tırnak içine aldım Gözlerimle, Duvarda asılı resmini. Kurulu düzenin süresi doldu, Kurma, Bir sıkıyönetim suskunluğu, Beyaz dişlerim, Dudaklarımı tehdit ediyor. Ölme… Hurmaların sünnetine inanmış, Ahmakça şiirler birikiyor kisvemde. Deliksiz yatan ölü, mezarda. Işık sızıyor. Usulsüzdür. İmge dileniyor şiirden harfler, Sana yazılacak her söz, Asılsızdır… Ölüm, Dirim, Arkam, Sobe. İkiyüzlü bülbüller, Altın kafeste mesut. Ben, Bir bankta hala seni beklerken, Tanrının omzunda uykuya dalmıştım. Toprakla tohumu konuşurken, Cenini anlatıyordu bana, Bir mercimek tanesi, Fakiri, Beslediğini, Beyaz b/itli bir Şemspır böldü düşlerimi. Anlattı bana bir pir, Sensiz nasıl öldüğümü, // Eros, Orospu, Harbi kadınlar döndü, Şimdi barbi kadınlar… Kalemim, Kelamını yitirdi bir enkazda, Bir düz yazıda, Kağıt kokan kadınlarla sevişti, Divit şahitliğinde… Üzüm şarabın kardeşi değildi, Kimyanın ırkçılığı, Böldü. Vapur, Güvertesine güneşi alarak, Terk etti denizi, Martıları… Ateş, İbrahim’in cumhuriyeti, Ben yanarım, Çelişki, Şimdi sevgili, Gidişin şeriat hükmü Lügatim şirk koşuyor, Seni anlatamayan şairin divanına, Bir günah türüdür elbet, Şiirde seni soymak, B/elinden aşağısı, Memleket caddesi. Tut elimi sevgilim, Senin adın, Bu şiirde Gönül yaması. Sevgili, Bir palan dolusu, Beşik beşik uyumak getirdim sana, Koy başını, Daha dün gibi aklımda, Annemin bebekliğime fısıldadığı ninniler. Sarıl bana, Isıt b/elimi, Isıt neslimi, Küsuratlı bir rakam gibi, Yuvarla beni aşağı, Bu aşk hem seni bildi hem kaçağı. N_pynst |
insan dolu dolu olunca yazıyor böyle.
önüm
arkam
sağım solum
saklanmayan ebe
sobe..
"Tabii sizinki büyümüşlüğün saklanbaçı."
çocukluğumu hatırladım.
gerçi torunlarımda da izliyorum:)
tebrikler,
selâmlar..