8
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
2060
Okunma

Geceye hürmetkâr bir şiirin tek varisi gibi
Karantinaya alınmış bunca düşün içinde
Gelip başucumdaki yastığın deseninde
Uykumu ziyan edecek kadar cüretkâr sözlerle
Taşralı aşk ezgileri gibi
Usulca
Gözlerini bırakıyorsun.
Hakkında ölüm fermanı verilmiş bir mahkûm misali,
Apansız geçen bir trene biniyor geçmişimiz.
Çorak bir ovanın ıslanma hayali gibi,
Ellerim göğün yamacına tırmanıyor.
Zaman kekeme sanatıyla,
Akrebi kara deliklerle tehdit ederken,
Kum saatinden atlayarak ölüyor anımız
Dilimiz beynimize yaşamayı ezberlettiriyor.
Bir metafordu yaşamak
Ve
Kozmik bir ölüm yakışmıyordu bu aşka.
Aynada siluetim çoğalıyor,
Kalbimi bölüşüyorlar israfkar bir sofrada.
Çanı boşa çalan bir kilise gibi,
Yalnız(l)aşıyordu içimdeki mabet.
Ne vaftiz bekleyen var ne saadet.
Göğsümü kuşatıyor çelimsiz ordular.
Sırtımda nal izleri acı ağlıyor.
Bir yar/bay kılıcıyla b/ölüyor güneşi,
Bir parçasını bahara kuruyorum.
Yedi kere yedi mağarada uyuyorum.
Rüyamda mandalina soyarken sana,
Gözümü hicr-an çağına açıyorum bir İngiliz anahtarıyla.
Tüm haklarımı sana ilhak ediyorum.
Şimdi ben sana tedirgin şiirler yazıyorum ya.
Susuz İsmail gibi topuğumu yere vuruyorum ya,
Hiçbir su çıkmayacak biliyorum.
Çiftçinin sevmediği ağaç gibi,
Yemişimi kuşlara satıyorum.
Ağustos böceği iyiydi kadın.
Karıncalar bencil.
Ben,
Herkese isyankar,
Bir sana evcil.
Bir sana.
N_piyanist