kepezdenizi görmeden önce genzimi yakan nemin tenime yapıştığı geceler ağlayan bir çocuk olur uzanıverir dizlerime ahın kainat ayağa kalkarda saçlarında rüzgar uyur avuçlarımın ortasında kaybolurken ellerin daha gitmeyi bilmeden iki yüzlü ayrılığın kıyametini kopartır aşk suskunluk denen o cüce ikimizi de ayrı vurur bıraktığın boşluğun içinde anne peşinde gitmekten caymış yavru bir ceylan ağlıyor kelimeler kermesi burası bedavacılar yurdu yaz yaz sil sahi şiir dediğinde nedir ki yüksek bir dağ düşen ölür varlığım dengesine aşık bu haldendir gelen gidene aşina yükselen ruha yüklenen ten taşıyamıyor artık bahtı anlaşılamıyorum neyleyim fidesi büyümez umutsuzun at kendini kollarıma buzlu dağ |
imgede ki kıvrak zekaya bakın ya koptum.