yıldırımlara dil çıkaran çocuk“Ne zaman nerde şimşek çaksa yağmur oluyorsun yoksun..” ve ne zaman yok sansa seni zaman; göz kanar!.. ne zaman nerde bir şimşek çaksa aydınlanır bedenim; ışıldar ve çırılçıplak bir yara olurum saçtan tırnağa yıldırım göğün sesidir ve ne vakit seslense; gök kanar kanayan her şey bir yaranın yerini imler oysa ağlarken göğü kanatmak isteyen her şair bilmelidir ki gök kanamaz ve fakat kanamalıdır bir yerlerde bir şeyler budur şairin telaşı kanamalı bir beyin her sesi kanatmaya meyillidir budur şairin sanrısı göksel sesler; en çok göğe öykünen ve acılarını yere yakıştıramayan şair sözlerinde hazandır! durun der, hiç bitmez bir düşüşe sevdalı; asi, zehirli ve pejmürde dilim, durun! __her derinliği biraz daha derinleştirmek için gürler gök ve yıldırımlarını salar üstüne yitik bir çukurun diyalektik bir devinimin gölgesinde kanayan bir düşe düşer sonra ; oysa çukurlara en çok yağamayan yağmurlar yakışır hiçbir çukurun umurunda değildir bu göksel azarlanmalar onlar zehirli dillerden akan irinlerle dolma telaşındadır ve fakat hiçbir dilin hiçbir zehri hiçbir boşluğu dolduramaz velhasıl; gök allahın çukurudur ve hiçbir deveranla dolmaz ki göğe benzeyen suretler de boşluklarını Allahtan almış birer uçurumdur; sürer gider sürekavı dolmaz ve iflah olmaz! !... (../ bir çocuğun yıldızlara cilalı taş atma zamanından /...) |