aşireti sessiz kalmış yaşlı çaresizliğimetropolerin eteğinden tutunup kanamalı aşklar gizleyen köyler köy iken de uzaktı uzağaydı aşkımız bunu biz biliriz ve bunu bizim bilişimiz iyidir. dur heval dur burda ağlamam lazım bakışlarından dökülen ’kalu bela’lar durdukça başka hangi kirpiğe meftun edebilirim ruhumu cesedim kürtçe bilmeyen bir panzerindir yanağım ortadoğunun bütün dillerini bilen bir baba elinin iğrenç ve kusmuklu bir aidiyet duygusu gerisi piç bir haymatlosluk sevgili sensin güzel sensin öyleyse her şey yolundandır öyleyse hiç bir tesadüf bu kadar muazzam ve planlı olamaz öyleyse kader nereye kadar.. teslimiyet hem de zamanından önce hem de namütenahi hem de bakışları toprak kokan analar kadar ilahi hem de isyan.. gözlerine bir ünlem de ben yakıştırayım dedim gözlerin ki zehirlidir ve benimdir kipriklerine ilişmedim dikkat ettiysen onlar herkesindir herkes için bir başkent saklayan kipriği ben neyleyim neyleyim isyanı heceleyemeyen çocuğu neyleyim kandan ürken bebeği: ’halekal insane mın alek’ neyleyim kanla yazılmayan tarihi kirpisever oluşumu yüzüme vurmanı sevdim en çok içierime kor düştü ne çok tehdit edilmişim Allah tarafından ne çok azarlanmış sevdiklerim ateş ne çok yakarmış..! ! bak yüreğim sözlerine üç nokta ve bir tutam saç saklayan gözlerine bir ünlem hibe ettik diye ruhuma hatimler indirme sen yeni kalasın diye terk ediyorum seni haberin olsun haberin olsun babilin hüznünden mezopotamyanın asaletinden baharın har’ından hazanın hilminden ve ahd olsun ki sen haberdar olasın diyedir genzimizde bir yanık izi gözlerimizde yanık bir lastik kokusu sonrası dere kenarında kurulmuş köyler sonrası hicran ıssızlığında peygamber çiçekleri ile bir uçurumu seyreden saçlarında darağaçlarında sallanan yaşlı adamlardan miras bir isyanın gülümsedikçe güzelleşen kokusuyla ben bilirim.. Huruf-u mukataanın en hazın yanı elif’tir bilirim ruhunun en müstesna yanı günah ve isyan ve Allah kokan yanıdır yaralısın, yaralarını ömrümün en alacalı yanları bilirim göz yaşlarımı sileceksen bana ağla deme..! deme.. bütün ağıtların bir sonraki ceset için çağrıdır bir sonraki cesedimi biraz daha yaklaştırır Allah’ın gözlerine Allah hizmetimizdedir..ya sabır biraza da kahır ve kahrederken çiçeklerini geri isteyenlerin kalbine ve hiçimserken abdın isyana meyyal yanlarını..hizmetimizdedir..ya sabır..! hafızası yitik şehirlerin ülkeleri işgal edilir Allah’a inananlar tarafından inanırız ve severiz Allah’ı ve Allah’ı sevdikleri için intihar eder kızlarımız söyledim işte.. söylenen her söz rezil edilmiştir zaten ve zaten söylenmemiş sözlere ve zamanından önce esir edilmiş halklara sundurmadır ellerimiz anlaşılır yanlarından tutarsam eylül olur sen ne dersen de, eylül olursa katliam yaşar güller kurur. (gece devriyesi başlar sonra) çocukluğumun kız-oğlan kız tarafını ezer müslüman bir panzer kanımla beslenir yitik hafızalar yitirenler kudurur. bir gerilla kendisiyle sevişirken, ölü seviciler birbirlerine öykünür dağlar yenik yanımızın yüz akıdır sığmaz hiç bir tecelliye yazgı değildir dağın sığmazlığı adamlığını soğuk mevsimlere hibe etmiş bir erkeğin sevdalı halidir yazgı. karadır. haber kara. esmerdir biraz bizim çocuklar ve çileğe benzer çocukluklarımız tenin yok. bu kez yok tenin. gül kurudur çünkü. çünkü tarihin hiç bir gündüzü bu kadar karanlık değildi bu kadar derin. omzumun sol yanında bir karıncalanma, yağmur sonrası seyrelen zambak ölüleridir bu şehrin caddeleri anlamsızım bu yüzden ve mahcup.. ve bakir kokulu cümlelerimi hiç hatırlanmayacak bir türkmen kızına hibe etmişim saçlarım kaygıdan beyazlamasaydı bu kadar ve bu kadar sarkıt olmasaydı sakalımda çarpardım bir dağa bir de sana. o zaman her yanından görürdün Allah’ı. ağlardım, ağlardın ağlardı kainat bu mağfiret ve ğufran bestelerinin terennüm edildiği karanlık gündüz içre belki bayram olurdu. ölümün en büyük düğünüm!.. imtina ettiğinden imtina etmem zira kendi düğününe bile gitmemiş bir kürdüm ben bu yüzden dulluğuma gebesin, piçliğime ve zamansızlığıma bir de ömrümün en çocuk yerlerine iliştiriliverilmiş çocuk cesetlerine. Ammar’a mı geldim, Ammar’ın kan kokan yanlarına mı, eylül mü geliyor, yoksa bana mı öyle geliyor.. Offf. dağ yıkılır çöl susar ve akar sandım ben onların yalancısıyım yoksa ’off’umu bile esirgerim tarihten susmalı mıyım yoksa..! suskularımı göndere çektiğin ülkenin çarmıha gerilmiş yanıyım bitti isyan sustu intifadayı diline pelesenk etmiş delikanlı yanlarım dere kenarında bir çiçeği seyre koyulmuş ömrümün geri kalanı.. .....ammar!.. |
Kutluyorum kalemi
Yüreğine sağlık
__________________________________________Saygılar selamlar