Dut yapraklarıBelki ikimizden biri yüzünü verecek boşluğa Sürgün gölgeli bir gözyaşı Çünkü Bu kapı Bahçeyi çeken sert rüzgâr Kabullendiğimiz saat sonları gibi Camlara vuran kuşlar da yüksek duvarlardan geldiler Değil artık Renkli bir film Renkli tablolar, ne de katlanarak büyüyen iplik uykusu Bir göz çukurunda yırtılıyor afişlerimiz Dilleniyor içimdeki kelebek. Bak Yağmur makaslı bugün, yüzümüz Kör noktanın sökülebileceği kadar küçücük Buradayım Dalların uzandığı toprak mevsimi Ezip geçiyorlar üstelik ay çıplaklığını Sarhoş tayfa naralarıyla Ağlama Tuzlu asitler yakar deniz kabuklarını Beş öte solgun sokak lambalarına bakıyorum Mum akıntısı sabah Dönüp duruyorum dut yaprağının üzerinde Bin yıllık uykudayım şimdi Örülmüş bir kozada. |