Dilekçem
Dilekçelerim elim ve sayfalar arasında
Birikmiş soğuk bir gün karası gibi. Ve ıslak çoraplı kardan adam ruha Bürünmek için maddeden manaya Hayat bekliyor, gündüz ise aymak için. Çünkü son kattan aşağı ve en yakın Gözlerin yeni dünyalar keşfettiğim Nefes alabildiğim sırdaşlarım... Henüz ismi koyulmamış sokaklara Bir dilekçeyle cesurlaşıyorum. Kuytu geçmişimin karartısı dünyüzüm Kimliğim altında ezilen bir kuş Seninle kazımazsam hiç basmadığım yerleri eğer Bileklerimi yoksulluk basacak. Topraktansa eğer geçişim Ve geçeceksem eğer karşına Durulmak için azgın bir nehirsem Beni taşlarımdan sıyır. İlk kez bulduğum gündüz Gözlerine karışmış bir hal Çiçekleri koklayan suskunluğu ezip Ne zaman ki kaldırsam elimi Bir fırtınayla susturmak için Bütün insanlığı sen konuş diye Kaburgamda bir söz düğümleniyor. Hani bir öksürsem rahatlayacak şiirler. Nefesimi ikiye bölen "seni seviyorum" -Gülüşmeler... Kızılken hava yağmurla birlikte sağanak Kara bir şalın adımları yutuyor maviyi. Sönen izmaritlerin kaldığıyla kalıyor bakışmalar. Büründüğüm çehremin laneti yatıştırırken Seslerin, utangaçlığını yatıştırıyor yeryüzünün. İmzası iki kelimeden ibaret Altı heceyi kuşatan bakışım ve On üç harfin dilekçesidir doğduğum. Bahattin BERKDİNÇ |