Yalnızlık Ülkesi
Soğuk mu soğuk bir rüzgar esiyor dışarıda,
Yüreğimin kapılarını talan edercesine. Ellerim üşüyor, Rüzgardan mıdır? Yoksa ellerinden mahrum kaldığımdan mıdır? Kırlangıçlar şehri terk ediyor. Görüyor musun? Sıcak ülkelere gidiyorlar artık. Zaman gitme zamanı mıydı? Niye gittin ki? Niye gitti ki kırlangıçlar? Sen vardın şehrimin en ücra köşesinde. İmkansızlıklara kapı açardın. Sessizliğe çekiç gibi darbe indirirdin. Yalnızlık mı? Senin varlığında olmayanı nereden bilebilirdim ki? Sen varken nasıl yalnız kalabilirdim? Nasıl yalnız olabilirdim? Sen güneşimdin, Batmayan, Karanlık bilmeyen, Bir güneş idin. Kimi zaman bir anne sıcaklığıydın bende. Yüreğinin kapılarını sonsuza dek açan bir anne, Ne olursa olsun, Ne yaparsa yapsın, Evladından vazgeçmeyen, Bir anne misaliydin bende. Nerede o anne? Şimdi ayrı bir şehrin havasını teneffüs ediyoruz. Senli, benli konuşmalarımız. Sizli, bizli oldu artık. Sen kırlangıç misali sıcak ülkelerde Bense nerede olduğunu bilmediğim, ’Yalnızlık ülkesi’nde esen rüzgarı seyre dalmışım. Bir yaprak gibi. Bir yağmur gibi. Buradan gönlüne savrulurum, Ümidiyle yaşarken, Gün benden gidiyor, İbrahim Halil ÖZLÜ |