Suç
Yaprakların sarardığı vakitlerdi.
Tıpkı gökyüzü gibi, Ağaçlarda da bir hüzün vardı. Gökyüzündeki bulutlar, Ayaklarımızın altına dökülüyordu. Sessizlik vardı, Adımlarımızın iliştiği her sokakta. Hava hafif kararmaya başlıyordu. Ürkmüştün... Kanadı kırık bir kuş gibi Gözlerin bir o yana, Bir bu yana koşuşturuyordu. Ve saat ".gidiyorum." Demenle durdu. Gidiyordun... Zamanı durdurarak, Evet! Ürkek ürkek attığın adımlarınla, Karanlığa karışmıştın. Hatırladın mı? İşte ben hala oradayım. Burada kahve içtiğime bakma. Sen varsın diye geldim. -Merhaba... diyorum. Ama gerisi gelmiyordu. Sana söylemek istediklerimi bir kağıda yazmıştım. Ezberledim hepsini. Ama seni karşımda görünce, Ne dün kaldı cebimde, Ne de yarın. Hiç değişmemişsin. Biliyor musun? Sahiplenmeler, Kızmalar, Alınmalar, Ve suçlamalar. Nasıl mı? Beni yalnızlığımla suçluyorsun. İbrahim Halil ÖZLÜ |
Ama kendine hiç bakmıyorsun.
Bu iki satır bile sizin şairliğiniz için yeter...