hiddetin kısa, mısra yürüyor diyorlar, tank değil ki korkasın, yağmur koşuyor sokaklarda görmemişsin geriyi, senden mühim sözler istiyor tanrı kaldığın yeri bulamayacak kadar toprağa küsmüşse ayaklar hastasındır göğsünde sara nöbetleri geçiren bulutların altında sakın ağlama, dilenirken, baştan çıkarası bir rüzgar savururken saçlarını
kulak arkasına bırakılan her öpücük susturur şüpheyi bir arada yaşayamayız demektir bu , bir anda gidebiliriz diye beyaz elbiselerle
buruşuk sevmem yeni elbiseyi bileklerimi de kansız sürüklerken filmin tam ortasında ağlayabilmek de hoştur bir elim kalırsa geriye güçlü terler akar sonra kalkıp iner sarsılan boşlukta yalınayak utanmak töresidir, hiddetinle vur kapının sesine uğultu saklar her rüzgar kalbinin derinliklerinde kapı arası muhabbetleriyle ürpertiden soyulmamış kadınların toz tutar baldırları yağmurda sırılsıklam yürüyen bir parça gururlu kız gözleri siyah, dudakları silah isimleri alfabenindir aşkları şiire çıkma yasağı
usulca yollarını bildiğin bir yunan şarkısının paslı yutkunmaları hiç tükenmeyen sessiz aşklar yırtar çocukları yarınların su utanır, mor yaralar çoğalır, koşar elleriyle ihtiyarlar bayat ter kokusuyla çarşaflar asar kendini tavanlara sakın vurulma der, gözlerinden, kapanırken perde dumanı seven yalnızlıklar türer az dudak az gözyaşından
acıların olgun çatlakları büyürken mermer diz kapağında bir avuç deri kaybıdır dünya kuşlara sorulmaz adresini bilmeyen ihtilal askerleri dağılır her yana haykıran bir o kalsa dersin keşke ipe sapa kalmaz bir de o şarkılar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
'şiire çıkma yasağı' şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
'şiire çıkma yasağı' şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Hadi!