kayıp düşler kentinin karanlık gözlerinde buldum seni ki daha hiç yüzüne gülümsemediğim ve elinin derisine sürmeden dudaklarımdaki külleri yabancı bir dilin tercümesinde sevdim seni
tanıyormusun beni yüzümdeki çizgilerden uzanarak hayati bulgulara yüzyıllık bir tanımayla dokunurmusun kirpik ucumdaki şarkılara aykırı tüm ayrıntılardan uzak göğü hür denizi sessiz bir şehirde karşılarmısın ruhumu dahası kaybettiğin onca vaktin ardından kazanırmısın beni bir sevdanın son durağında
hatırlarmısın beni hiç yaşamadığın anıların iklimlerinin arasında çağırırmısın yüreğimi daha merhabalı ilk ezgili akşamında
ağır rıhtımlar dolar ben ve sen dediğimiz biz isimli gemilere ve öylesine şaşkın şiirler düşer mehtapla meltem arası bir yere
gözlerinin renginde tüm renkleri avuçlayarak koşuyorum çoğul bir rüzgara rüzgarın ardında sen adında bir rüya ben o rüyada çakıl taşı oluyorum ırmaklarda
ki daha kokunu duyumsamadan özlemeyi öğrenmişim kokunu ağır bulutlar sarkıyor denizin en yeşilli yerine ben seni o yeşilin ıssızlığında buluyorum denizin üstünde yürüyen ayaklarından damlıyor tuzlu su ve ben arkamı yasladığım denizin sırtına yazıyorum sana olan düş şiirimi
biliyorum bilmiyorum seni daha dün gibisin belkide yüz yıl öncesinden geldin siyahbeyaz bir fotoğrafın silik yüzü gibisin ama sen bendesin biliyorum bilmiyorum seni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİLMEDİĞİM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİLMEDİĞİM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ben ki Kirpiklerimle mazgalladığım gözlerimin Rutubetli, basık hangarlarında Susturulmayı bekleyen hayta, bızdık çocuklar büyütürüm Parmaklarının şefkatinden nasiplensin diye yanaklarım... Ben ki Kuyuda ah'ları sınanan Yusuf'a visali uğruna Züleyha'nın zır deli kafatasına doğradım Dilim dilim aklımı... Ben ki Kördüğümler atıp Yüreğimde alabandasına kadar su alan Gofer bir sevdanın bordasına İlmek ilmek saçlarımla Durdurum sandım Tufan-ı Kebir evvelinde Cudi'de mahsur yalın kalanlığımı...
Aldırma gönül demedim yine de Alınma gönül Sen hiç alınma üstüne...
aklının zap suyuna açık bir görüş günü bu sanırım..düş ile kayıp arasında ne benzerlik vardır..?..ikiside saklıyor..yüreğine merhabayla zehra eyvallah..
Ben ki Kirpiklerimle mazgalladığım gözlerimin Rutubetli, basık hangarlarında Susturulmayı bekleyen hayta, bızdık çocuklar büyütürüm Parmaklarının şefkatinden nasiplensin diye yanaklarım... Ben ki Kuyuda ah'ları sınanan Yusuf'a visali uğruna Züleyha'nın zır deli kafatasına doğradım Dilim dilim aklımı... Ben ki Kördüğümler atıp Yüreğimde alabandasına kadar su alan Gofer bir sevdanın bordasına İlmek ilmek saçlarımla Durdurum sandım Tufan-ı Kebir evvelinde Cudi'de mahsur yalın kalanlığımı...
Aldırma gönül demedim yine de Alınma gönül Sen hiç alınma üstüne...
Herkesin mutlaka bir hayal dünyası vardır Kimininçapı dar kiminin kimininkine yer gök dar gelir Kimi kavuşamaz binde birine Senink başka sen çok yakınsın gönlüdeki aşka. Rahatla umutla bak yarınlara hoşça kal koca yüre sevgiler bendensana.
kayıp düşler kentinin karanlık gözlerinde buldum seni ki daha hiç yüzüne gülümsemediğim ve elinin derisine sürmeden dudaklarımdaki külleri yabancı bir dilin tercümesinde sevdim seni
tanıyormusun beni yüzümdeki çizgilerden uzanarak hayati bulgulara yüzyıllık bir tanımayla dokunurmusun kirpik ucumdaki şarkılara aykırı tüm ayrıntılardan uzak göğü hür denizi sessiz bir şehirde karşılarmısın ruhumu dahası kaybettiğin onca vaktin ardından kazanırmısın beni bir sevdanın son durağında
hatırlarmısın beni hiç yaşamadığın anıların iklimlerinin arasında çağırırmısın yüreğimi daha merhabalı ilk ezgili akşamında
ağır rıhtımlar dolar ben ve sen dediğimiz biz isimli gemilere ve öylesine şaşkın şiirler düşer mehtapla meltem arası bir yere
gözlerinin renginde tüm renkleri avuçlayarak koşuyorum çoğul bir rüzgara rüzgarın ardında sen adında bir rüya ben o rüyada çakıl taşı oluyorum ırmaklarda
ki daha kokunu duyumsamadan özlemeyi öğrenmişim kokunu ağır bulutlar sarkıyor denizin en yeşilli yerine ben seni o yeşilin ıssızlığında buluyorum denizin üstünde yürüyen ayaklarından damlıyor tuzlu su ve ben arkamı yasladığım denizin sırtına yazıyorum sana olan düş şiirimi
biliyorum bilmiyorum seni daha dün gibisin belkide yüz yıl öncesinden geldin siyah beyaz bir fotoğrafın silik yüzü gibisin ama sen bendesin biliyorum bilmiyorum seni tebrik ederim