ne olurdu sanki aynı trenin aynı istikamete giden yolcusu olsaydık üzerinde gecesiyahı bir elbise avucunun içinde saklasaydın ellerimi ...
düşlerden arta kalan zaman ayık hiçbir hayali bırakmıyor aklıma varsa yoksa uzaklığın yağmura asılı hasretleri
geceyi giyindiğim boş bulvar yalnızlığında yanıma düşen bir gölgeyle gelseydin belki camekana çarpıp yanı başımıza düşen bir kuşun sahipsizliğinde hatırlardık birbirimizi
sinema önündeki kalabalığın içinden bize doğru yürüyen bir çocuk olurdu hayat ortamıza geçer ellerimizden tutup gülümserdi ay ışığı saklanırken denize
kentin üşümesinden geçerdi tanımadığımız suretli acılar aynı adımları attığımız vaktin yelkovanı sen akrebi ben olurdum eski bir evin kırık penceresi çarpar sen birdenbire ruhuma kadar sarılırdın korkunu bile aşkla anlatırdın bana
sessizliğe batmış perdesi çekik yorgunluklar düşerdi ardımıza biz yarın gelecek mavi göğün turnalarını düşlerdik ben anlatır sen dinlerdin sen gülerdin ben gülerdim sonra uğultulu bir şarkı kopardı kentin kıyısından beraber ağlaşırdık hiçbir coğrafyaya ait olmadan
gemiler asılmış limanın uykusuna inerdik lacivert renk giyinmiş suların sesiyle martı çığlıkları karşılardı bizi karşımızda İstanbul sarılırdın bana içimde başlardı kıyamet ve gözlerimde dağılırdı arz yüreğimin ortasında sevişirdi utangaç tüm çocuk yanlarım
kent usul usul derinliğine hapis olurken biz sevdanın hürriyetinde sağardık bulutları tane tane düşerken yağmur gözlerinin içinde dolaşan evrene düşerdi aklım ıslak toprak kokusunda saçların rutubet havaya karışık hüzünler ve olduğumuz zamanın varlığını kutsardı tanrı
...
ne olurdu sanki şu yaralı yokluğunun içinden kan olup aksaydı gelişin gelişin kırmızı gelişin vuslat yanığı bas bas bağırdığım çığlıklar postaladığım aklımın firarında sakladığım şiirlerine dilinden düşen merhabayla son üç noktayı koysaydın be sevgili
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
DÜŞLENMİŞ SEVGİLİYE ÇIĞLIK şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
DÜŞLENMİŞ SEVGİLİYE ÇIĞLIK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
kentin üşümesinden geçerdi tanımadığımız suretli acılar aynı adımları attığımız vaktin yelkovanı sen akrebi ben olurdum eski bir evin kırık penceresi çarpar sen birdenbire ruhuma kadar sarılırdın korkunu bile aşkla anlatırdın bana
sessizliğe batmış perdesi çekik yorgunluklar düşerdi ardımıza biz yarın gelecek mavi göğün turnalarını düşlerdik ben anlatır sen dinlerdin sen gülerdin ben gülerdim sonra uğultulu bir şarkı kopardı kentin kıyısından beraber ağlaşırdık hiçbir coğrafyaya ait olmadan
gemiler asılmış limanın uykusuna inerdik lacivert renk giyinmiş suların sesiyle martı çığlıkları karşılardı bizi karşımızda İstanbul sarılırdın bana içimde başlardı kıyamet ve gözlerimde dağılırdı arz yüreğimin ortasında sevişirdi utangaç tüm çocuk yanlarım
Hasretin ekildiği bu tohumlar yeşermiş hasatsız zamanı beklemekte sanki. Oysa ifadelerde mutluluk ne kadar barizdi. Katil olmayı isterdim ve sadece ayrılığa karşı. Selam ve saygılarımla
ne olurdu sanki şu yaralı yokluğunun içinden kan olup aksaydı gelişin gelişin kırmızı gelişin vuslat yanığı bas bas bağırdığım çığlıklar postaladığım aklımın firarında sakladığım şiirlerine dilinden düşen merhabayla son üç noktayı koysaydın be sevgili
...!
Her zaman ki tadında okunası şiirdi severek okudum Usta kalemi selamlıyorum kalemin susmasın __________________Saygılar selamlar
Şair karanlık bir gecede cananın elleri ellerinde Yolculuk düşlüyor karanlık bir gecede. Ümitler hep güzeleo mutluluğa açılan kapılar çıkarsın önünüzebereketli yağmurlar yağsın gönül bahçenize
Yorumumu dikkatsizliğim yarım bıraktı özür dilerim şiirlerin paşası kusura bakma
Minos tarafından 7/15/2014 12:13:39 AM zamanında düzenlenmiştir.