ANKA KUŞUkundaklanmış rivayetlerdi şah damardan emzirilen aşk ve yaşam ... günaydınlar uyandırmış seher kadınlarıyla bağdaş kurduğum tandırların buğusuna çizerim hayatı duvarları delik deşik Ramallah acısı düşer gözlerimden derinlerimin Filistin yarasında ağrır Kobane öylesine kavga ederim etime yapışmış çaresizlikle derim narino derim ey delal sevgililer vatanında uyutalım çocukları bir göz pencere bir kapı kentlerde pamuk şekeri düşler denize sıfır şafaklarda boy atar Ortadoğu derim içim yanar solumda Halepçe sağımda Hocalı aklımın kirli duvarının dibinde kucağında bebeğiyle bir anne bundandır sulara akar hiç durmadan ağıtlarım ninniyle sarmalanmış güzel günler uyandırışım yıldızların ellerinden rüzgar kanatlı bir yaşam çekerim küfürlere bezenmiş şiirlerin arasına karışır kimsesiz türkülerim sen anlarsın beni diyorum bir tek sen anlarsın kavimler dolusu yüreğimin ovalarına göç etmiş halklarıyla seversin beni kaçak emeğimin zulasında taşıdığım sensin olurda kıyamet kopar ruhumda düşlerimi parçalar roboski zamanı ve ölürsem memleketimin her hangi bir sessizliğinde dört kitabın sarmaş dolaş olduğu bir dünyaya def et beni umut olmalı artık şu savaş artığı hayaller gülümseyişi çalan adamların karanlığından sıyrılıp eli kolu karanfil açmış asi suretlere merhaba demeliyiz kitapların sararmış bilgeliğinde toplamalıyız gün doğumunu ekmeğin üzerine sürüp Kaya Ahmet ezgilerini Ahmet Arif kokulu dağ çiçekleri sulamalıyız Neruda’nın işçileri düşer çamur patikalara Mevlana yüceliği dualarla uğurlarız onları sesime susmayışımı doldurup geldim her insan kalanın acısıyla varım dedim narino ey delal gözü bağlanmış sevdalara hüznüm dur ve bişey söyle hep kendi içinde susmuş insanları tarif et daha düşleri kurarken yitirenleri anlat ve yüreğinin gizlisinde kalmış krizantemleri yağdır ve sonra barışır kelimeler uzun ,uzun anlatırız yaşamın kurtuluşunu... |