HOŞÇAKAL
Bağıra bağıra susuyorum
Gece uzun, gece mahşer yeri. Masanın üstünde kağıt kalem Bir şiir, karanfil kanlarıyla yazılmış Bir şiir, içinde iki ölü. Bir adam, içinde binlerce ölü bebek Bir kadın, elinde şemsiye. Bir sokak, ışıkları sönmüş. Bir yağmur, ıslatmayan. Hepsin de bir ad gizli. Ad, hepsinden önemli. Ad yaşamalı, dirilmeli. Ölüler de dirilir, zamanı gelince Yaşayanlarda dirilir, Yaşadığını zannederken. Zaten insan kaç kere ölür? ‘Bilmem, hiç saymadım.’ Sen saydın mı çocuk, Kaç yağmur damlası? Zahmet et ve say artık Kaç yağmur da daha ıslanacam? Kaç yağmur daha ıslatabilir beni? Hissedemiyorum. O kadar sert vurdular ki kalbime Nasır tuttu kalbim, acıtmıyor artık. Ne kötü, Kaybediyoruz işte ya, Mesele bu değil. Mesele unutuluyoruz. Kaybederken hatırlanmak var, Ölmek değil işte bu, Hatırlanmak yaşamaktır. İsmini hatırlayan son insan öldüğünde, Ölmüş olacaksın. Ben ölmek istemiyorum. Başkentimin sokaklarında adım hep var olsun Başkentim ellerin, Senin ellerin. Avcunun içinde bir ad Kazındı, karanfil kanlarıyla. Kilitlensin avcun, silinir Dışarda yağmur var. Şemsiyeler senin olsun. Ben ıslanırım. O gün ıslandım, Yarın da ıslanırım. Hoşçakal. |