ŞEMSİYE
Sonbahar geçip gidiyor
Ne kaldı geriye, ne kalacak? Bir kaç kuru yapraktan başka. Hergün bastığımız o kuru yapraklar kimin umrunda? Benim umrumda. Bazen kırdık onları, bazen yaktık Bazen görmedik, göremedik. Oysa onlar anlatmak ister bize Tek bir şey, içimizde olan bir şey Kışın habercisi, kuru yapraklar Soğuğun habercisi, sararmış yapraklar Bilemedim, dinlemedim İçimde ki kışı hissedemedim İçim dondu, yitirdim sıcaklığımı Karlar altında kaldı sevdam Tüm yolları kapattım yüreğimi gelen Tuz bastım yüreğime en derin yaralarıma Karlar içinde bir karanfil yaşar hala Tüm imkansızlığa rağmen Çünkü biz imkansız değiliz. Yağmurlar yağdı, Şemsiye icat edilmemiş içimde İçimi ıslattım, cehennem alevinde İçimde bir cehennem var hala. Yitirdim sevdamı tutamadım Yağmura kaptırdım ellerimi Ellerimi de kaybettim sevdamla Ellerini kaybettim bir karanfilin Başkentim olan ellerini. Başkentim düştü, gökten aşağı Gök yarıldı, bir ad çarptı tüm sokaklarıma Bir adın ayak izleri var başkentimin sokaklarında Yapraklar paramparça, Bir ad, sokak duvarlarında Sokak lambaları çoktan sönmüş Bir adam, elinde karanfil Yağmur hala yağıyor, elinde karanfil Bekliyor otobüs durağında 12 numara. Bir kadın durakta, adın sahibi Elinde şemsiye, şemsiye icat edilmemiş Kadın bekliyor, adam ıslanıyor Adam adın peşinde, kadın karanfilin Adam ve kadın yitirmiyor Çünkü imkansız değiller. |