Parmak Uçlarına Öyküler Yazan KadınŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kuşlar uçardı garipserdim
neydi kalbin yaralıyken seni uçuran ..
hayat boklu boyunca uzanırken
uçarım aşağıdan yukarı sağdan sola aynı susuzluğu birbirlerine ikram eden varlıklar ki onlar hiç ölmezler bol bulanık paranın şehvetiyle yeryüzünü de kirletirler içine sığamadığım çöl resitaline aldırmadan parmak uçlarıma türküler dikerim uzaktan el sallarım ihanetler meclisine ellerini unuttuğun yere sığdırdım umudu çatlayan damarım hey ’leylim ley’ bütün reality showlar beni arıyor kalbimle gösteri yapılmaz, kaçıyorum herkes iyileşemeyecek kadar mevsimsizken biraz fazla uçuyorum değil mi bilirsin uçmak biraz düşmektir hani yeri boş kalmış yenilgi gibi boşluktan kopuşumun bir görevi var şehirlere orman kokusu, göğe martı beyazı lazım perdelerini indirmiş dünya, mutsuz ve kıyametli Tanrının cezalı gezegeni gibi ’kaybolan yıllarını vermezler geri’ bir gün dar bi vadide uçarken kimsenin görmediği bir türkü buldum uzun zaman oldu dedi insan görmeyeli çünkü onu dinleyenlerin denizleri taşırması gerekiyormuş bilmiyor hatırlattığı anılar bitince her şey eskisi gibi aynı toz aynı gün aynı mezar ılık ılık aynılıklar zaten farklılık çok ürkütücüdür insanlık donmuş okyanus gibi sessiz cinnetimi çığrından çıkarmaya çalışıyorum bu masumiyet çok uslu, çok ahmak esrarlı bir yalnızlık kalbimi kırmak ister sen inadımı kurtarmak istemezsin halbuki parmak uçlarım kendini ele verir on tane güçsüzlük büssürü hiçsizlik niche görseydi helva olsa da yesek derdi biraz evvel şiiri bir odaya kapatıp bilek güreşi yaptım onunla dağlar bile devriliyor hey ’nesine yar nesine bir daha değer mi nefesin nefesime’ |