düşün gözlerimin kirpiklerine nasıl eğildiğini ....evet önceleri yabancı bir ülke gibiydi yüzün korktum kaybolmaktan çenendeki -çukurda- bilmediğim bir sokaktı gülüşün düşsem kazara bir bulut kucaklayabilirdi beni düşün alışmışsan kırık dökük beton kaldırımlara ürktüm dolanmasından ayağıma suret değiştirmiş bir kedinin
hatırla memleket, memleket gibiydi bir vakitler mahallerin kapıları açıktı, sonsuzluğa bakarken pencereleri kelebekler uçuşurdu yırtık tüllerinde tandır kokardı kadınların elleri, önlükleri reçel ne güzeldi beklemek akşam üstlerini diz kırıp küpelinin gölgesine perdeyle haşır neşir ıslık çalardı rüzgar -iyi adamlar köşeden görününce-
unutamam müzik kutumda daireler çizen balerini yoksul evin küçük kızıydı -taş bebekten bir kız kardeşiniz oldu mu- üşüse de dudağım her öptüğümde bazen taşı da sevebiliyor insan
unutmadım evin önünde serdiğimiz kilimdeki çocuk ellerimizi kim kesti bilemiyorum hangi felaket? içinden gülücükler geçen resimlerimizi ....kara bir trenin paranoyak makastarı gibi çocukların saçları bana hep sapsarı güz kokar ve yarım gofret
(keşke biraz daha büyüyüp öyle öldürülseydik)
aklına getir yalvarırım ... unutulmaya yüz tutmuş iyilikleri içinden güzel cümleler çıkan tavşan niyetlerini ne varsa masumca güldüğümüz ve ağladığımız çocukça
unutma seninle -sevmek üstüne bir yeminiz hasta bir sabinin başında nöbetleşir gibi tövbesiz kefaretsiz -çünkü doğduğu hâl üzerine ölmeli her şey-
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ben seni, ben çocukları ...-sûra üflenene dek- şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ben seni, ben çocukları ...-sûra üflenene dek- şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sevgili Şairem; Cesaret edememekten değil o gözlerin derinliğinde kaybolmaktan korkmak...Dokunduğun surette gölgeni aramak...Sonra...Sonra düşmek koca bir boşluğa... Seni alıp götüren kokular;çocukluğuna,gençliğine,geçmişinin en güzel anılarına götüren kokular...Hani zaman dursa ve doyasıya iliklerine kadar hissedebilsen o kokuları.Sonra ...Sonra uyansan kötü bir kabustan uyanır gibi... Aslında bu aralar ''çocukken ölmek daha mı iyi olurdu,'' diye düşünmüyor değilim? El değmemiş günahların olmadığı masumiyetin en yalın halini taşımak ve beyni sadece iyi şeyler için yormak... Şiir bende neleri çağrıştırdı açıkcası bir ad koyamadım.Karmakarışık bir şey oldum.Bir çok duyguyu barındırıp hiç birine ad koyamamak gibi...
Ne güzel anlatmışsınız, çok sevdim, özellikle burayı :)
:( hem hüzün kokuyor hem alıp götürüyor çocukluğumuza, güzeldi işte...
unutmadım evin önünde serdiğimiz kilimdeki çocuk ellerimizi kim kesti bilemiyorum hangi felaket? içinden gülücükler geçen resimlerimizi ....kara bir trenin paranoyak makastarı gibi çocukların saçları bana hep sapsarı güz kokar ve yarım gofret
Gün içinde en zorlandığım ve beni meşgul eden şey, ölmek.. Ve şiirler buna çok yardımcı oluyor.. Anamdan doğduğum güne kadar sevmekle ilgili kalbimin tüm hafızasının silinmesini talep ediyorum.. Ya da kısaca,beni dünyanın hafızasından silseis,o da kabulüm..
mazi canlaniyor iste bazen böyle. o hani "eskidendi cok eskiden " diyordu bir sarki vardi o geldi aklima. Sezen söylesin bi daha . Dinleyecegim bu siirin hatrina.
Kutlarım.
Selamlar...