gecenin içinde bir adamın resmiGece son faslına çekerken inceden perdesini Karartıyordu her şeyi, Ve Her gün sadık bir dost gibi bekleyen Maviyi kendisine benzetiyordu. İçinden öfke damıtıyordu Bütün iç hesaplaşmalara. Bir adam ki düşünün günün bahar kokan saatlerinde başlar yaşamaya Yaşamakların delisidir, Kıpır kıpır bir yüreği vardır Özgürlüğün delisidir Uzuvlarından biri tutsak kalsa Emin olun o an ayaklanma çıkarır Ki o kadar düşkündür yaşamaya. Sonra ufaktan başlar güneşin baskın gibi düştüğü dik saatlerde özellikle Kafa yanar lakin o takmaz hiçbir şeyi Usulca yılanmış yanık şarabını döker kurak dudaklarının arasına Bütün aşklar,ihanetler,anılar tazelenir Ve bir nehirden geçer gibi boğazın köprüsünden akar Kendi okyanusuna doğru. Dökülmeyen suskun bir göl gibidir bu okyanus Her şey içerde öyle bir şişer ki ayık kalmayan dudaklarını ısırır İnceden inceye geceye de küfreder Çünkü gece de çökmüştür artık Gündüz yıkanan bütün anımsayışlar Karanlık yekten bir öfkeye döndermiştir. Artık onu durdurabilene aşk olsun hoyrat dilinden bir isyan türküsü başlamıştır usulca bütün hesaplaşmalara, hele geceye.. ..... nedense gece her fasılda bize bunu hatırlatır örtüsüne sakladığı kabuğun içinde öfke damlar bütün yaşanmışlıklara oysa gün alnını vururken sabahın serin sokaklarına her şey tavsamıştır ta ki gece gelip çatana kadar.. şimdi bu karanlığa ne denmeli bilmiyorum neden her şeyi hatırlatır kuduran bir öfkenin tuzağına düşürür düşen acaba biz miyiz? yoksa düşüren mi var onu da bilmiyorum. tanrıyı suçlamak istemiyorum ama sanki onunda parmağı var diyorum. kasım/2014 |