kürediğin tarhlarında ben yokumkürediğin tarhlarında artık ben yokum ve hangi gülistanlar kuşatır seni hangi kuyunun berraklığında yol bulursun bilmiyorum ama, çıktığın her yolun arklarında tazelenir tomurcuklar, bağ buzumu şarkıları gibi sarmalanırsın gelincikler açar gözlerinin elasında şafak gibi süzülürsün yeryüzüne. kürediğin tarhlarında artık ben yokum, cesur gözlerine yansıyan şafaklar ve sol anahtarına değen namelerle inciler gibi ışıl ışıl açılmalısın. kürediğin tarhlarında artık ben yokum umutsuzluğun bir hançer gibi vurduğu Afrika’nın susuz vadilerinde elmaslar gibi yeşil yeşil açılan bir umut olmalısın. kürediğin tarhlarında artık ben yokum gözlerinden dökülen sevdalar hiç sırnaşık olmadığın karalarda bir meltem gibi denizinden boca eder bütün sevinçleri, ve umudun bu yolculuğu ölümsüz gelecekler olur sevgili. 28 eylül. |