Ne Söylesem
ara ara
yukarıdan bakıyorum kendime gülesim geliyor uzatmalı kelime kuş yuvası mı ne ondan sonrası siyah yakaları asık başımdan aşağı sağa sola dönüyor dizim yerler kahverengi bitiyor bitmeden dışarıya kaçıyorum ne olsa da yazsam ne söylesem de gecenin yolları açılsa fenerleri katlayıp cebime koysam otursam saçma sapan şeyler düşünsem yine ağacın ağzı var mı kuşların çatısını onaran tanrı yoksa her şey yalan mı dünyamız döndükçe yanında mı taşır atmosferini ağırlığım sevgi mi demek toprak için yada yorulup rüzgarların fısıltısıyla uyuya kalsam diner mi sonsuzluğun çağrısı uçmayı biliyorum biliyorum açmayı çiçek gibi kırmızı mı olsam solan sarı mı gök taşları çarpıyor yoruluyorum kağıda koyacak sesim azalıyor uyanıyorum yıllar sonrasından kendime duvarın eski neşesi yeni sesi tablonun kenarındaki örümcek ağı dahil etsek bana ait zamanın büyüsünü ressamını sevindirir miyim gök yüzünün hayır bana ne olmuş bir kere beyaz bulutlar kara dantel korkusu kara el gider konar duvarlara şarkılar söyler duygu dediğin çabuk kaçan sinek bir elinde kalem bir elinde harflerle aklındaki labirenti gezersin çeşmenin sıkıntısı gibi dökülür sözler aşağısı su yukarısı coşku ortası aşk ayırt edilemez bir sonsuzluktur değişen dilinin ucunda caz bir başka damlar ağzına mecaz. |
bir elinde kalem
bir elinde harflerle
aklındaki labirenti gezersin
Yüreğinze kaleminize sağlık üstat