seydasahi biz bu kuyudan ne zaman çıkarız seyda bu karanlığın murdar ve yapışkan kokusundan yalnızlığın sıkletinden firakın uzletinden mezhep savaşlarından yalancı marşlardan hiç durmadan taş atan molotof yakan puşileri her ölüme ayarlı çocuklardan zindanlardan faili malumlardan ne zaman kurtuluruz seyda asit kuyularından.. sahi biz ne zaman kurtuluruz seyda takla sever politikacıdan gemicikli mahdumlardan iktidara mahkumlardan mayınlı yaylalardan parçalanan ceylanlardan on iki yaşa sıkılan on üç uğursuz kurşundan söylesene be seyda ne zaman kurtuluruz bu menzilsiz umutlardan.. Sahi ne zaman kurtuluruz be seyda tebayı tehdit eden başkanlardan aklı tutulmuş muhalefetten gökle yer arasına sıkışan bedduadan emperyal tahtalara kurulan imamlardan sağımızdan vuran solculardan kalbi ziftlenmiş sağcılardan televolecilerden telegolcülerden magazincilerden ananasçılardan madencilerden afrikayı açlığa gömüp göbek büyütücülerden carpe diemcilerden masallarla uyutan ekranlardan ihanete kucak açan akranlardan şemsi anlatan sarhoşlardan ay bayılıp hop ayılan kokoşlardan her gömleğe uzanan zuleyhadan yakası bağrı yırtık yusuflardan.. sahi ne zaman kurtuluruz be seyda canı istedikçe dağları bombalayan roboskiyi kana bulayan şemzinanı kurşunlayan oturup sonra polat alemdar gibi poz veren muhtiradan muhtıraya koşan doları yukselten yuroyu ayyuka çıkaran muhtarlık bile yapamayacaklardan... devam etsem destan olacak seyda ağıtlar ağıtları zindanlar müzeleri aralayacak yurdumda davalar mahşere yol alacak barış şarkısı söylese de birileri acı hep aynı baskıyla dolacak kalbimize.. soylesene be seyda sahi ne zaman gelecek mehdi ve ne zaman çürüyüp kırılacak dilimizdeki pranga dinimizdeki bukağı ne zaman çiçek çiçek gibi açacak dağ dağ gibi kokacak ve ne zaman sırtlayacak rüzgâr güllerin kokusunu soylesene be seyda duayla mı bedduayla mı ama ne olacaksa olsun artık ali camide hasan zehirde huseyn kerbelada yitti ölüm de yoruldu bizden tarih de oysa asrı saadeti de vardı dünyanın güzel gomlekli yusufu put kıran ıbrahimi bir yumrukla zulmü deviren musası vardı çöl yetimi medeniyet sultanı muhammedi kadir gecesi ved-duhasi vardı acı dinmiyor be seyda oysa sabah hep aynı sabah akşam hep aynı akşam soylesene be seyda "meta nasrullah.." |