Moonflower / Ay **Gülü**
geçti ömür gurbette hâne-i hârabım
gurbetin dönülmeyen o karanlık yerindeyim gözlerinin o ince ufuktaki âraf çizgisindeyim ömrümün yarısı küllendi kaldı diğer yarısı sılanın dumanlı dağları karı gözümde tüter avucumda getirdiğim yıldızlar bir bir söndü kaç mevsim odlara yandı küle geçti bu yarım küllensede acılarım geldiğime bîn pişmanım yolunu bekledim yar bu bayramda gelmedin kalan umudumu aleve verdin gözlerimi sele geçti ömrüm gurbette hâne-i hârabım yoktur ferim düştüğüm yerde kalırım bitâb gurbetin dönülmeyen o karanlık yerindeyim yol bilmem biçareyim bu gurbet ellerinde kaç mevsim odlara yandı küle geçti yarım yolunu bekledim yar bu bayramda gelmedin kalan umudumu aleve gözlerimi seleverdim çakırkeyf ayak izlerini yağmurlar yıkasada moonflower’in ay işiğında gözlerime bakışın yüzümdeki yanıklar can bakışından bergüzar sarmal alevlerde çatırdayıp ortalığa saçılan aşk bûse’nden sıçrayan aşk kıvılcımları dökülen küller aşk bûse’nin ipek kanatları son kalan umudumuda eyledi turâb-ı târumâr çerağa yaktı bu cismimi oldum bî-tamam gurbetin sarhoş kalp atışları kustu geceye kazanda yıldızlar katranla kaynar bu gece hangi zamana yenik düşmedi düşüşlerimiz gözlerimi fütûrsuzca esir alan peri/mi yoksa ? aşk/ı yüreğime kûtsi/yen fikrimin ince gülümü ? kim derdi âlevden yanar bir gün bu yüreğim sonbahar semâhta uzatmış ol yemişlerini gurbetin dönülmez hazân mevsimindeyim bir âlev/ki yok kurtuluş küle dönmeden .. (nurcihan**) |