Hiçliğin Karasuları
söyleyemiyor dibi sıkkın
dökse içini aya titreyen hasta ruhlar yayılacak üstüne aklını gitmelere bağışlamış merdivenleri tırmanıyor çocuk olmak uyanırken kağıt sesi dalarken silinip gidiyor harfler hafifliğini kutsayan yaprak tiril tiril solacağı günü bekliyor neşezade rüzgarların fısıltısına tutunup yarası çoğaldığında anlıyor inceldiği yerden kopacağını kanatlarını çekiştiren güneş cesaretle ışıldayan pencereye bilinmezlikler bırakıyor artık bir anlamı yok mevsimlerin yürürken karıncalar uyurken karıncalar ağlarken karıncalar seviniyor bir önemi yok geçmişimizi dondurup zamanın bir yerinde sevinçli merdivenlerden inişimizi seyretmenin sırası gelen ışığa gamzelerini asıyor sabretmesi mümkün değil biteceğini bilerek sevinçler bulaştırıyor göğe yalanlar dolu bulutsuzluk dinince inciniyor yüreği yağmurların suyun karamsarlığı beyaz köpüklerle beyaz martıların kalleşliği ölüm tutanaklara böyle geçiyor ayak izlerini silerken kumsal hiçliğin karasularını aşıyor şiir. |