Kirli Bileklerimi Temizliyorum Beş Vakit
gözlerini dikmiş bakıyordun
biraz daha küçültüyorum geçen geceyi duvarda ışıldayan gölgenin çekip gitmesi değil sürahide kımıldayan su tabloda uyumuş bir adamın göğe bakışı değil hızlıca giden bir trenin camında ışıkların eski dostuluğu kompartımanı doldurup bize yansıyor ve otların telaşlı korkusuna değen bir el ayı küçük avuçlarında gezdiren bir hız gibi kirli bileklerimi temizliyorum beş vakit hep aynı yerde duruyor ölüm hatırladıkça kirpiklerini senin ilk fısıltıyı çatıdan sarkan kargayla ağaca doğru süzülürken bulutları bol yağmura gebe eylüldü belki aydınlığın içinde kadeh tokuşturan kara günlerin habercisi her köşesinde seni izlediğim gizemli yollar verdi makinenin dişlisini temizledi usta eskisi gibi çima gazi dört nal pedal salladı kahverengi deriden daha derin en sevdiğin ceketi saçlarında çoğalan beyaza karıştırıp düğmelerini bir gurur abidesi gibi ilikledin o merdivenleri sonradan çıktın uykusu kaçmış rüyaların dibinde bakışlarımı silkeleyip sana sarılmak istedim aramıza karışan mesafenin kısa oluşu uzadıkça uzadı kendine sığınıp kayboldu gece kapının önünde anısıyla tüten bir boşluğu giyindin üstüme yürüdükçe bu öncesi birleştirip şimdinin karabasanını zamanın iniltisine dalıp hiç geçmeyen bir gün yarattım kendime pencereleri açtılar karnının üstünde yeni nesil bir bıçak çeneni bağlayıp gözlerini kapattılar. |