Paranormal Sıkıntı
kapı açılıyor
içeriye sıçrayan çığlıkları ile birini bekliyormuş gibi parmaklarını döndüren pervanelerin dinmesinden sonra durdurup o anı suyu seyrediyorum çatlamaya giden arkası dönük birine hislerimden yol yapıp sunmak ne ayıp oysa kendi gölgesi ile beslenen bir oda pencerelerin altında akvaryumlar daha çok özgürleşmek için yüzgeçlerini kemiren paranormal sıkıntı adaletin kirli yüzünü gösteriyor teraziye kapı açılıyor kel adam şapka ve atkısı önünde kırmızı dekoltesi ile dizlerini büküp ışığın getirdiği kaideyi pıhtılaştıran yapmacık gülümsemelerin tensel kölesi bozuk plağın ucuna batan bir iğne sadece gagası ağzından küçük çocuklar için yeni kırıntılar bırakacaklar masaya karınca kararınca doyacaklar belki dengesizliğin ucu kaçınca büzüp dudaklarını ağlayacak tanrı themis metal yığınları pas tutuncaya dek pırıltınız efendisi olsun gözlerinizin içe doğru kabaran kaşık düz ve inatçı bir çağın altın bıçağı insanlığınızı parçalamak adına gidip geliyor batırdıkça çatalınızı pembe etlere sızan kanın doyumsuz tadı kalmalı damaklarınız da ki daha da uzasın soysuzluğunuz kapı açılıyor gıcırdayan sesi ve öfkesi ile sinsi ve saydam su dolup boşalıyor boşluğa biliyorum cama yansıyan saçlarını tarıyormuş gibi yapıyor çocuk kapı açılıyor balıklar doluyor içeri korku dolu yüzleri ve azalan nefesleriyle battıkça daha derine yerden yere vurup bedeninizi ay ışığında dans etmeyi öğreneceksiniz. |
...
affınla... ve umarım da hoş görüne sığınarak... burada şairler... çok miskin; kimse gülmüyor. ağlak olmak için mi yaratıldı ki acaba... sanmıyorum. yine tekrar ediyorum; affınla...