Su 170-İstanbul / Halam
“ebem sağ mıdır ki
bi da görebilcen mi ki.” “dedem” “gardaşlarım” “halamı birine verdiler mi ki düğününde oynayabilecen mi bari köyde olaydım düğününde olur olmaz birine verdirtmezdim ırazı gelce(ği)m biri olursa amenna ya da “atbaşı” dutardım hiş değilise, hamama giren terleycek helbette meccane vercek değilizya ürüsüm böyle hemi de böğüne kadak alınandan beş fazla hakkım; valla söke söke alırın kimse gusura bakmasın “hak değirmen damında ayıp yorganın altında” deye bişiyler geliyo aklıma o bitecik halam valla çobana yabana verdirmen emme eyi biliyon kim olu(r)sa ossun köy yerine varırına varmaz emme ben gapı dutarın “atbaşı” paramı alırın köye varsa bile okumuş mamir biri olu(r)sa bu “eski köy adeti”nden cayarın, mamirden başlık isdense bile bide köyümüzün i(n)sanıysa ayıp olu valla emme halam benim hediyemi ayırır sağolsun beni bek sever ne de olsa ilk yeğenin ya evde en böyük çocuk evde yalınız oldumuydu beni ünner beni hep guca(ğı)nda yatırıdı gece boyu üsdümü örter üsdüme titrer durudu zavallı; heş deği(l) mamir birine varı(r) da…. köyden file ğederse gurtulu ğede(r) nasip, talih.. gader.. …………. mamir birine varı(r)saa vaadı varıdı beni yanında götürüp okudacağıdı ya gocası olcak şey beni isdemezse şe(hir)erli olu(r)sa isdemez tabi, hiş değilise ilk sene uzak durmalı ne de olsa -cicim ayları- ha! n’olur ben de tehir ederin bi tahakı seneye o arada ağzında girer burnundan çıkar kendime mut ederin enişdeyi evelallah ha okumuş mamir, ha şeherli gafaları bek basmaz ketempereye getirin evelallah i(n)şallah emme hiç isdemezsee; ………. valla o ğözellikde biri kocasına isdediğini etdiri akıllı, cazı[1], uzun saşlı, upuzun boylu, halam gibi biri olsa valla gaçırman ya da alı-gaçarın valla o’nun gibi biri az bulunu(r) o civarda “ay parçası” derdi dedem bile kövün en gözeli emme halam.. hani Allahın işi-ğücü yoğukana özene bezene yaratmış derler ya ta öyle, halam bidene gıralıça hele gözleri, bi ğözleri varıkıı değme dünya gözeline daş çıkartdırı kayınat gözeli desek yalan deği valla yanı, yalan de(ğil) ay parçası el hasılı kelam; halamı alan yaşadı öyle birini alsam gayınıma geli-ğeçer atbaşı verin.. duru duru seyrederin gece ğakarın uyurkana bile bakarın gerçi köyün bütün deliğannıları sırf onun hayalını oğşayo(ru)[2] emme halam heş birine gulağ asmazdı assa bilmen mi bizim evin yolundan sağa-sola, olmadı aşşa-yokara halam uçu[3] geşdikleri bellim bellim besbelli damımızda, pençeremizde bütün genşlerin gözleri emme o; onnarı ğördükçene, yaka silkerdi burun gıvırı(r), gafasını çeviridi hazzetmezdi heş birinden huysuzlanırdı, sinirlenirdi, öyle zamannarda yerden bi daş alıp da adamın gafasına yandırasım[4] gelirdi hatda bi keresinde de halı dokumaya gelennerden biri adı ilazım deği(l) hinci yaş tahtaya yan bastı belli ga(y)ri ya agasından nekdip getirdiydi ya da ne dediyse bilemecen hinci halam bi aksilendi, gözlerini bi çelertti kii; “-bak bacım böyle şeyler getirmeğ uçu geliyosan bi ta[5] gelme” dedi hinci ğızın saçını başını yolcak deye ödüm sıtdı köpürdü de köpürdü, o an halam gözümde dev gibi böyüdü net(i)çede ne o ğız gakıp-gedebildi ne de bişiy deyebildi, öylen ekme(ği)ne bile gakmadılar ağşama ğadak gakmamaca halı dokudular birbirlerine vuruyomuş gibi kirkit vurdular, atkı atdılar, güpür güpür sanısın öğrek sürüsü geçiyoru güpüdük, güpüdük, güpüdük !!! “işde” dedim “işdee” bi adamın alca(ğı)gız böyle olmalı valla yeri ğeldimi at gibi kişneycek, emme çitme de atacak yerine ğöre guyru(ğu)nu tozutacak binerken de yanında gezdiriken de ille at, hemi de Kekliğoğlunun gelin alınan “ak at” gibi.. ben alıkana bakacan halam gibi mi.. tamam!! sırf zenginler deye onnara varacak herkeşin getirdiği nekdibi alcak bana gel deyene gaçacak değil ya hemi zengin olsalar n’olcak gız’ca(ğı)z oğün gakıp gedemedi emme ertesi ğün de ğelemedi bit aha da o dallara basmadı zavallı zengin gısmının kendileri deği ki, işleri zengin valla görmeyon mu, çoluk-çocukları daha zabahın zeherinde kimi sürünün peşinde kimi çiftin gıçındalar garıları demişsin, eğile-eğile ahır-hayat, süpürcez, süt sağ(a)ca(ğı)z deye gasgambır galmışlar, uyku yok, dünek yok el içine çıkıvıcaklayın üst-başları[6] yok get neneyen ellere ğalsın zati o halıdan keyri de ebem evden halıyı galdırdı bi ta(ha) da eve halı zili basdırmadı tabi ne de olsa; dedemgilin halları-vakıtları eyi.. gıyametden beri halı dokuyannarı görmüş kiminin çatısı[7] bozulmuş, kiminin eğey kemiği[8] kiminin elleri çötümüş[9] kimi gambır, kimi yampiri, kimi dünyasından bezmiş, kiminin kendi-kendine olmuş-getmiş çoluk-çocukları halam hayat süpürmeye file gaksa, ebem süpü(r)tdürmezdi ki ne onu (y)okarı savar, sonura da o değilden aşşadan ünnerdi anama “-gelin beri baaak, … sen bu hayadı heş görmemin gız-gızım” yazzık anamın “-edemen” “-ıccık da gızın etsin” deycek halı mı varıdı elindeki işi gaydı bırağır ebişir emer gardaşımı ya da bize “bakalag olun” deye goyvuru hemen aşşa seğidirdi halam düğünnerde-bayramlarda filen keyinsin de bi çıksın soka(ğı)n gatına her yerden fark edilidi valla, o boy-pos, o endam herkeşin yüzünün döndüğü yerin tam hak ortasında halam! yanında “benin deyen” artisler halt etmiş hele uzun sarı saşlarıı! bana aldırmazlardı, hıyarlar benisem herkeşe dik dik bakar yeycek gibi bakannara teker teker söğerdim o yüzden keleklerini doğrar armıtlarını silkelerdim ..ına ğodumun döllerinin adımı -nakıs-’a çıkartdılar şeyimden aşşa gasımpaşa de! onu decem, köydekinnerin hepiciğine depeden bakardı alçaklarda eğleşmezdi[10] deği yaddan yabandan, köyden gelen dünürcülere bile bi “-hoş geldin” bile demez, yüz vermez, yüzlerine ğülmez çay-gayfa eletmez, hızmat etmez kimseye “-yaşım da(ha) güçcük benden böyükler duru(r)kana” deye geri çeviri(r)di “-gıı gocaya varmayon mu” deyennere “-goca goca daş düşsün depenize” derdi Müslüğ Ebe bi tefasında bize ğeldiydi ona neyise[11] “-gelen geden yok mu gayrııık” deyince ebem “-olmamı ay gelin bobası da verimker[12] emme! bizim abıla kimseleri beğenmeyoru burun eğmeyoru ağzı yokarlarda aşşadan yemeyoru” dediydi o’da “-ben de onun gadak gözel olsam ya gadı derin, ya gaymakam hemi de en gözeline varın” dediydi dünkü ğibi gözümün öğünde o ğün ik-diba halama o ğözünen bakdım hakgaten köyde onun üsdüne gözel yoğudu o ğünden sonura halam gözüme bi başga göründü ne yalan söyleyen gararım garar ben halam gibi biriynen evlencen uzun boylu uzun sarı saşlı canlı benizli toplu galem gaşlı tay gibi de! bizi(m)ki de.. iş mi hinci halam gibi ğözelini nerde bulacan dünne ğurulalı, halam gibi gözel gelmiş mi ki acaba da bulacan da alacan… [1] cazı: cadı, becerikli [2] oğşamak / ovşamak : okşamak [3] uçu(n): için [4] yandırmak: yanlamasına atarak vurmak, yan tarafına vurmak olabilir [5] bi-ta(ha): bir daha [6] üst-baş: giysi, elbise [7] çatı: iskelet, kasdedilen omuz-boyun bölgesi [8] eğey kemiği : kaburga, göğüs kafesindeki uzun kemikler [9] çot-çöt: elsiz, ayaksız (çolak-topal) ya da eller formunu yitirmiş, hareket edemeyen [10] eğleşmek/eğlenmek: oyalanmak, vakit geçirmek, beklemek, durmak [11] ona ne : o ne karışıyor, onu nerden ilgilendiriyon, kahyasımı anlamında [12] verimker : vermeyi tercih ediyor olmak, vermeye meyilli olmak |
çocukluk arkadaşım Müjgân'da görürdüm.
Sunak "Suna" abam der başka bir şey demezdi.
Ona göre Sunak ablası köyün en güzel kızıydı.
Sunak abla dediği aslında teyzesiydi.
Neden öyle derdi bilmiyorum.
Çocuklara en sevdikleri, yakınları olduğundan
daha güzel görünür.
tebrikler,
zevkle okudum,
selâmlarımla..