ihanet ihbarnamesi’’kentler dolusu gözyaşı biriktirdi eylül suretsiz adamlar konaklıyor odamın duvarlarında soğuk ve rutubetli sancıların koynuna giriyoruz birlikte yabancı gürültülere yataklık ediyor sokak bir telaş ki sorma kimi kirpiklerinden asıyor sevdiği kadını saçaklarıma kimiyse penceremin önündeki saksılara gömüyor yalnızlığını afili yalanlar söylüyoruz gökyüzüne bakıp yüzün yüzümüze asılıyor bütün yüzsüzlüğüyle serseri bir sızıya ıslık çalıyoruz bütün aynalar bir bir döküyor sırlarını infilak ediyor akla zarar sarsıntılarla kekeme kederler sonra düğmeleri kopuyor gecenin ayaza çalmış yelkovanın dilinden sokarken akrep ve kırılırken zamanın dişleri kemiğimizde suretsiz adamlar konaklıyor odamın duvarlarında |
ihanetler hiç bu kadar yakmamıştır ihanet edenin canını
Kim diler gözlerinde ki çıtırtının sesini kessin başka kucaklar
Kim ister on yedi kez hançerlenmek göğsünden
Üstelik aşka gebeyken
Zalimliğin en kusurlu halidir o bilir misin şaire?
Bilmezsin
Anasının kucağından büyütmek için aldığım aşk
Şimdilerde püsküllü saçların başına minder görevi görmekte
Kader küsmesin
Beni b'aşka omuzlara yaslayıp başını
Yalnız bıraktığından beri
Yetim beddûâlar büyütüyorum göğsümde
Allah şahidimdir
Çok sevdim...
Dedirtti şiir
aff ola
nerde ihanet kelimesine rastlasam
son sür'at çarpasım geliyor
tebriğimle