MUŞTU BENİM ANAHTAR KALBİMDEDİR
Bir yaprak düşer toprağa
Kimselere minnet etmeden sarardığından Ve hiç bir güneşi sevmediğinden Yalnız bir su damlasıyla karar kılar ömrüne Uzun yıllar geçti dedi mor dudakları Bu topraklarda güller açmayalı Çok yağmurlar yağdı İhaneti perçinleyen Bir yavru çam tohumu kadar mağrur çınar gölgesinde nefes alan Ak benekli ceylanlar Şimdilerde iki günlük uykulu bebekler gibi Sabır kavramıyla beşik yazgılarını Kara kalemle yazıyorlar Sular göklere elçi gönderiyor İnanmış bir kaç el yordamıyla Türküler ardıç, meşe kokusuna hasret Başak başak büyüyen ateş yürekler imparatoru Kırmızı ve sisli gözleri hülyasını Dirsek boyu uzanan nasırlarını Ve tüm yoksul bakışlarını bir günlük kiraya verdi Zordu leylasını kaybeden mecnun olmak Taş kalpli mağaralara ait gümüşî renklere Mezar kokusunu devşirmek İnsan diyorum Nesfine yenik ve yorgun yapay bir hayat Adem diyorum ceylanları okşayan kalp! Şimdilerde avuntusu zamane ritüelleri Degişen bir şey yok aslında Aynı gök aynı toprak... Değişen ademden insana Varlıktan yokluğa Süreğen yoz bir ekmek tadı Tuzu Kerbeladan kopmuş Pompeiden yanarak gelen Reform rönesans görmüş Akillikten uzak entelijans Ve bizdeki papağanlar Kimsesiz kaldığım doğrudur Kolarrıma mıknatıs bağlayan Makine ömrümde Nefesten öte medeniyet çekmeliyim Berlin Duvarını yıkan garbın kutlu çoçuklarına inat Kainatın anahtarını besmele ile açmalıyım Muştu benim muştum Hilkatim can çekişmemeli Gazzeden sedama eklensin !!! Masum sıbyanların şen kahkahası |