Nizam
bahar gelmemiş
gelmemiş gibi eski gecelere ait zayıf ışıklar altında sohbetler ediliyor ay taşları ıslak yollar karanfil kokusu salıvermiş kendini sahile doğru yüksek uçan kuşlar çabuk kabuk bağlasın diye yaraları mavi diyarlara göç ediyorlar çoğalıp bir birinin içinden geçene dek her kim aydınlatırsa düşlerini yeniden bahar gelecek fakat uzaklaşan armonisiyle bu sese eşlik etmiyor aklı olan evrensel hareketin dişleri dökülse bile kendini yenilemesini biliyor nizam aslında bu hızın kendi ekseninde bir tutarlılığı var hizmetin ucunu bekleyen en küçük birim hareketini topluca oluşturmuş bir gövdeden geliyor sen binmişsin bir dala dökülen yaprakları sayıyorsun hala say kardeşim sonsuzun sonundan başa doğru düşmeyi yani bu çemberin bir ağzı yok o zaman kucakla boşluğu sevgiyle duygu bütün zamanların yorganı çıkar eylemin yorgunluğunu bedeninden geleceği ruh ilmiyle düşünmeye izin ver. |
çoğalıp bir birinin içinden geçene dek
her kim aydınlatırsa düşlerini
yeniden bahar gelecek
Güzeldi kalem kutlarım bu kalemi