Ardından...
hangi ölüm beklenir
hangi insan kondurur düşüncesine hayırlı bir ölümü hangi hastalık başından atar umutlarını hangi ferman, infaza kadar inandırıcıdır... söylenen her sözün uzerinden bir kez daha gecer insan yaptıgı her hareketin her ima’nın, sonra düşüncelerini ayırır aklında ettigi isyanlar ses tonunun sertlesmesinden bile pişmanlık duyar istemedigi halde yorgunluktan cektigi her derin iççekişin O’nun tarafından duyulup duyulmadıgını yada hissedip hissetmedigni... geri dönüp değiştiremiyecekleri icin pişman olmanın bir anlam ifade etmedigi ama o bir anlamın vicdanın icin bir ömre degdigini O’nu kaybettigin anda anlarsın.. kısa bir tekrar gecer gozlerinin onunden ne cok pişmanlık ne cok icinden cıkamamak bu hayatın ya öyle yapsaydımlara ya yapmasaydımlar eklenir keşkeleri cıkartınca aklında basit teselliler kalır. huzurlu bir teslim olusa şükrederken bulursun kendini belki de kaybın buyuklugunu dusunmemek icin yapılan son görevin huzuruna teslim olup icinde kanayıp duran yaraya dokunmayıp zamanı beklersin iyileşmeyeceklerden biri daha acılır icinde ve ögrenirsin yaşamayı O’nunla yasamayı ogrendigin gibi... bazen dursun istersin zamanı geriye alıp mutlu bir bayram sabahına bir aile meclisinde toplanıp kurulan sofranın basında sakalasma anına gozlerinin icine bakıp gulumsedigin belkide yanaklarından öpüp özledigin özlem ki sıkı bir sarılmayla içini serinleten ve son ayrılık anında dokunamadan icinde buyuyen ortak oldugun her anıyla her tanıdıkla icinde acılan hatırladıgın her gunle zaten tasınamayan bir huzne eklenip içine gömmek hıckırıklarını ne cok keşkeler toplamısım icimde ne cok olsaydım, yapsaydım, gitseydimler... simdi sıkıp yumruklarımı yumrukladıgım, benim yalnızlıgım soyleyemeyip erteledigim her söz bogazımda yutkunamadıgım aldıgım her nefes O’nsuz bir dunyaya vermeden once O’nun oldugu bir dunyayı düşünüp içimi yakıyor üzgünüm annem sıradan sevda kafıyelerinin basitligine kaptırırken kendimi senin yoklugunun agrısını hesaplayamadım hic gitmeyecekmissin gibi gün ederken günümü içimdeki dolulugunu kestiremedim kac damla yeter bu atesi sondurmeye kac dua ferahlatır icimi kac isyan kac cıglık kac satır kac şiir kac ömür versem simdi gittigin yerde mutlu etmek icin seni biliyorum bu saatten sonra aglayabildigim kadar aglasam agıtlar yaksam ne daha iyi oglun olabilrim artık nede geri getirebilrim yüzünden sildigim tebessumlerini gunde bir an sesimden esirgedim seni ayda bir gun yüzümden öyle kaptırmıstım ki kendimi sıradan dünya dertlerime kendi bencilligimle zehirleniyorken bana emanet ettgini unuttum işime gelmedi belkide ne zamanım vardı nede imkanım senin, ben olmam icin harcadıgın hayatın karsıgılını veremedim simdi tek yapabildigim huzur icinde yatabilmen icin üzerine toprak atarken dualar etmek hani yasarken bana ezberletmeye calısırken benim dinlemedigim senin sabırla bana ogrettigin duaların... şimdi dusunuyorum keske daha cok duanı ogretebilmen icin daha cok gorseydim seni keske yaptıgın guzel yemekleri yemek icin bayramları değilde acıktıgım her anı bekleseydim düşünemediklerim icin bagısla beni annem verdigin en son dersle insan olmamın geregini hatırlattıgın icin tesekkur ederim... Büyükannelerin En Güzeline... |
sıradan sevda kafıyelerinin basitligine kaptırırken kendimi
senin yoklugunun agrısını hesaplayamadım
hic gitmeyecekmissin gibi gün ederken günümü
içimdeki dolulugunu kestiremedim
TEBERİK EDERİM