Su 159-Özlem / Kamyon
ağşamdan her şeyi tedarik etdim
başucuma ğodum emme zabahı da zor etdim su dökündüm, saşlarımı sabınnadım, gözelcik daradım emme; tıraş olayın derkene ciletinen barna(ğı)mı do(ğ)radım favilimi düzeldeyin derkene de şaka(ğı)mı yanaklarımı cızdım çenemi çentikledim, çenemin altındakınnarın haddi hesabı yok zati bi tüy dokandıysa elimin tersine orayı bi da gazıdım ciledi de(ği)şdirdim emme; ne fayda; çenemin altıdakı sakalları alasıya epey bi yüzdürmüşüyün gene de olacağ o kadar da gan kesilmeyoru ku gardaş, bacım seğitmiş dedeme gandaşı buldu geldi bi de yüzzük, başımıza gelen bişi değildi verdik aldık sürtdük ne de olsa “Özlemden bi hatıra” deye avıddım kendimi suratımı höyle elimin tersiynen sürtdüm koku süründüm saşlarımı bi taa, bita darayıp-keyindim heş bi muk(u)at olmamış ğibi “guytu bi yere oturayın” dedim çakdırmadan gözetlerin eyicene bi anasının dıkgatını celbetdirtmeden[1] son bi tefa görebilsem ömrümü verecen bi kimsenin uruhu duymaz deyon gafamca bi de “duymayan-bilmeyen mi ğaldı” deyon bobasından başga o da biliyosa ayıp ediyoz valla ne de olsa köyümüzün adamı de(ğil) mi ya! evden usulcacık çıkdım köşeyi de dönerine-dönmez pırrrr! sığır sürmeden ğelenner “-anan ısmarış ısmarladı” “-bazar gamyonu ğetdi” deyollar “-etişemessin len ne seğidiyon” fark etdiğim mi var duyduğumu kelp olayın anlamayon “-Akgulakların evin orda etişirsin” ne bileyin kim biri gasa mı yükletçeğmiş hasda mı, varımış neyimiş “-demek ağırlaş mı ğız” “-kaş gündür aya(ğa) gakmamış haralda eyileşememiş” “-cığara anam cığara” hay cığarasını ben aynı fızınan son sürat ülüzger ediyon etirafa pat pat pat tam da Solmazın köşeyi döndüm bakdım gamyon ğediyo benim seğitdi(ği)mi ğörenner fıyığımı duyannar elbirlik fıyık-ıslık ba(ğı)rışannar gamyondakınnar file derkene.. gamyonu durutdular soluk-soluğa varıvıdım şükür Alla(hı)ma etişdim “şükür”ün- “sağolun”ların arasında har soluk, biri elimden dutdu çekdi (y)okara kendimi atdım gamyona ara-yere sığışdım yönü-geri de ossa köye geri döndüm yönümü gamyon yörüdü emme ben uçuyo(ru)n emme ne yalan söyleyen herkeş beni bi ğözel süzüyo Allah var hinc gaşımı ğaldırıp kimseye bakamadım mahanam aklımsıra anasına yakalanmayan alayımda fuğan[2] olmasın vay şu olmuş da, bu olmuş.. o şunu demiş de bu höyle oşmuş.. denmesin gaya(e).. …….. onun saşlarını dalgalandıran yel yüzümü okşayo ya …….. yetiyo bana es dinine yana(yı)n onu gören gözler bana da bakıyoya aynı havayı soluyon ya Allahdan başga ne isterin şükür!... “-len o(ğ)lum ıçcık erken gakıvısan ya” “hindiki ge(n)şler tembel yöbossun” “-madem getçeğdin anan neye ısmarıç etdi” “-habarı mı varıdı bakalım bunun netce(ği)nden, bazara şara getce(ği)nden, “-ağşamdan deden Memet bazara getçek filen demediydi” “-kendi biliyomuydu bakalım zevdalı” “-hinçiki ğenşler” “-erkenden gakmaya kerasınıyollar” her gafadan bi ses zart-zort[3], evir-zavır[4] “sankı size ne el alemin işi-ğücü” .. “kiyasımın sen müzevir [5] hökela adam” işin yoğusa herkeşe cüvab yetir dert annat merem[6] deyvi hayır Özleme ğarşı ma(h)çıp oluyo insan emme ne Özlem ne anası “gıık” demeyollar [1] celbetmek / cebretmek: karşıdakinin özellikle bakışlarını kendi üzerinde yoğunlaştırmaya zorlamak [2] fuğan : yoğun ağlaşma (figan), dedi-kodu yoğunluğu, kampanya, propaganda, gündem, gündemi işgal.. [3] zart-zort :atıp tutmak, bilgiçlik taslamak, aklının estiğini konuşmak, böbürlenmek [4] evir-zavır : ıvır-zıvır boş gereksiz laf kalabalığı [5] müzevir: laf taşıyan, ara bozucu, çok konuşan [6] merem / meram : asıl dert, amaç, gaye, hedef |
Onun yanında oturmak ve aynı havayı solumak bile adamı memnun ediyor
Anlatım mükemmeldi severek okudum
Kalemin susmasın;Selamlar hocam