6
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1948
Okunma
Zamansız fırtınaya kapılmış asi yapraklardık
Savurdukça bizi içimizdeki rüzgâr
Ve teslim alırken ruhumuzu yağmurlar boranlar
Deli cesaretimizin gölgesine sığındık
Tam da ölüme çeyrek kala sevdalandık
Göğsümüzü gere gere direnirken hayatın zulmüne
Ve alnımızda şafaklarla yürüyorken ölüme
Ve ramak kalmışken ulaşmak için menzile
Tam da vuslata beş kala mağlup olduk, ayrıldık…
Boşa geçen zaman mıydı o kadar yaşanan yıllar
Nasıl da bir anda kapandı mutluluğa giden yollar
Sanki serseri bir mermi gelip saplandı beynime
İçim sızladı, yüreğim yandı ayrılalım dediğinde
Çınlıyor şimdi kulaklarımda söylediğin her kelime
Ve halen düşünüyorum sen aklıma geldiğinde
Neden gelip beni bulur ki bu imansız, kalleş sevdalar…
Ve sen;
Hayat melodisinin sol anahtarı gizemli kadın
Zamansız ve mekânsız hayallerin kahramanı
Sonu gelmeyen düşlerin medar-ı iftiharı
Kara katran gecelerin en sahte dolunayı
Nasıl da bir güneş gibi rüyalarımı aydınlattın
Ben ki ihanetin koynunda büyüyen
Ve bu melodinin her notasını bildiğini zanneden zavallı
Nasıl oldu da beni de aldattın
Ve nasıl kaldırıp bir paçavra gibi kenara attın
Belki kendince masumsun ama
Sen benim yarınlarımı, hayallerimi çaldın…
Sanma ki bu türküyü senin için çalıyorum
Ve sanma ki bu şiiri senin için yazıyorum
Ben sazımın her perdesinde
Ve yazdığım şiirlerin her kelimesinde
Sana bağlandığı için kalbime kızıyorum
Ve işte koparıp atıyorum sevdanı içimden
Kendime yepyeni bir güzergâh çiziyorum
Unutuyorum seninle geçen yalancı baharları
Ve artık fırtınalarda tek başına savruluyorum
Ayaklar altında yalnız kalmış bir yaprak gibiyim
Solmamak için çırpınıyorum
Ve kendimi gözyaşlarımla suluyorum…
5.0
100% (7)