YALNIZ YAPRAKZamansız fırtınaya kapılmış asi yapraklardık Savurdukça bizi içimizdeki rüzgâr Ve teslim alırken ruhumuzu yağmurlar boranlar Deli cesaretimizin gölgesine sığındık Tam da ölüme çeyrek kala sevdalandık Göğsümüzü gere gere direnirken hayatın zulmüne Ve alnımızda şafaklarla yürüyorken ölüme Ve ramak kalmışken ulaşmak için menzile Tam da vuslata beş kala mağlup olduk, ayrıldık… Boşa geçen zaman mıydı o kadar yaşanan yıllar Nasıl da bir anda kapandı mutluluğa giden yollar Sanki serseri bir mermi gelip saplandı beynime İçim sızladı, yüreğim yandı ayrılalım dediğinde Çınlıyor şimdi kulaklarımda söylediğin her kelime Ve halen düşünüyorum sen aklıma geldiğinde Neden gelip beni bulur ki bu imansız, kalleş sevdalar… Ve sen; Hayat melodisinin sol anahtarı gizemli kadın Zamansız ve mekânsız hayallerin kahramanı Sonu gelmeyen düşlerin medar-ı iftiharı Kara katran gecelerin en sahte dolunayı Nasıl da bir güneş gibi rüyalarımı aydınlattın Ben ki ihanetin koynunda büyüyen Ve bu melodinin her notasını bildiğini zanneden zavallı Nasıl oldu da beni de aldattın Ve nasıl kaldırıp bir paçavra gibi kenara attın Belki kendince masumsun ama Sen benim yarınlarımı, hayallerimi çaldın… Sanma ki bu türküyü senin için çalıyorum Ve sanma ki bu şiiri senin için yazıyorum Ben sazımın her perdesinde Ve yazdığım şiirlerin her kelimesinde Sana bağlandığı için kalbime kızıyorum Ve işte koparıp atıyorum sevdanı içimden Kendime yepyeni bir güzergâh çiziyorum Unutuyorum seninle geçen yalancı baharları Ve artık fırtınalarda tek başına savruluyorum Ayaklar altında yalnız kalmış bir yaprak gibiyim Solmamak için çırpınıyorum Ve kendimi gözyaşlarımla suluyorum… |