LÜTFEN CANIMI YAKMA ÇARESİZLİĞİM
…
Vazgeçiyorsa kelebekçe sevmekten, Sudan bahanelerle kırgınlıklar yaratıyorsa aramızda, gitmelere, Yalvartıyorsa gitme diye, gene de gidiyorsa umursamasız… Elimi kolumu bağlamıştır çaresizliğim. Görürüm gidişini, ardından, Bilirim dönüşü olmayacağını, hissederim, İşte o an, arkasından bakakaldığım an, canımı çok acıtır. Yoğun bir sancı saplanır yüreğime, Diyaframım küser oksijene, Mor bir renk çatlar tenimde, Bir çınar ağacı gibi düşerim yanıma, Dallarım kırılır, canım çok acır… Lütfen canımı acıtma çaresizliğim… Gene de hep dönmesini beklerim çaresizce. Çabucak geçmiş bir ömürden sonra, Bir saniyenin saatlere devrildiği zaman geçmez. Sorgular susmamacasına, soru sözcükleri üretir binlerce, hep aynı harflerle; “Acaba döner mi?” Aslı cevapsız tek bir sorudan ibaret, ‘Keşke’ler doğurur binlerce ‘Keşke dönse!’ ‘Keşke sevse!’ ‘Keşke bir daha hiç gitmese!’ ‘Keşke …’ Bir kısır döngünün kurgusudur her şey… Elimden bir şey gelmez, canım yanar çaresizce… Yeter artık, lütfen canımı yakma çaresizliğim… |
Selamlar, saygılarımla...