Gölgelerimiz sevişiyordukirpiğinin gölgesinden baktım yüzüne bir çocuk bakışta saklıydı cümle gölgelerin oyunu usul kıvrılışında kirpiğinin yıllarca kaldım orda oldu akşam orda sabahladım dut ağacında bir oğlan çocuğu çırpıyordu hayatın anlamını bir kaç metrelik sofraltına sığışarak kocaman kahkahalar bırakıyordu günlerinde olmuş olacak bütün acı çiziklere temiz alnının gölgesinde annesinin tutuyordu Meryem ellerini sağıyordu ışıkta dünyaya, dünyayı daha bir ışıyordu elif yüzü kederler iniyordu katre katre duayla yüze sürülen saf ellerden suretin beyaz inine çoğaldıkça kadın gölgeler seriyordu başlarının üstüne erkek perdeyi nakışlanan hayatın en zarif hatlarıyla içiliyordu zaman yudum yudum iniyordu su gibi boyunlardan tepeden inme her gölgede. konuşarak atlıyorlardı kalın, kara gölgelerin üstünden kalaylıyorlardı zamanı bir türküyle giriyordu gölgen serin odama kalıyordu yüz yüze benim gölgemle gözlerimiz konuşuyordu, susuyordu dört duvar serçe kuşları yine ürkek balkona konup uçuyorlardı sokakta uçurtma uçuruyordu bir çocuk biber çiçekleri açıyordu karşı pencerenin tülü oynuyordu hafifçe aşk giriyordu açık kapısından balkonun orda bir mindere oturuyordu gölgen gölgemi alıp avcuna sahi günlerden perşembe aylardan ağustos muydu? gölgelerimiz sevişiyordu 31. 7. 2014 / Nazik Gülünay |
kutluyorum nazik hanım