teatral ağlamahayatın izlerini cesetten silmek isteyen bir gassalın ve ölümün tüm renklerini gassala bulaştırmak isteyen ölünün tam ortasında ağlıyor lâl çocukluğum.. ve ben aralarında akibetini bilmediğim vuslatı imkânsız bir aşkın yakını uzağa değişmiş nü haline üzülüyorum çocukların hüznü arasata yakışmasa da.. gassal son maşrapada kurumuş titrek dudağıyla " Allahuekber! Allahuekber!.." ne kadar büyüse de gözünde hayat yaşamın benim ölümüm kadar rabıtalı olamaz diyor ceset son virdimdi ölüm bütün hücrelerimle tamamladım tüm tesbihatı ve zaten ömür bitsin. yeter!.. hâlâ ağlıyor lâl çocukluğum nefesi sekerât ve baba kokan bir yeli içine çeker gibi asırlar evvel setrolunmuş bir sırrın nakaratını gözlerinden iter gibi. ceset teneşir gassal ve musalla aynı dikenli nakaratı mırıldanıyorlar çocukluğumla hep beraber " kalu bela, kalu bela..." |
örgü kusursuz
kurgu muazzam
muhteva Müstesna
yazan kalem daim olsun
yazdıran yürek huzur bulsun
Tebriklerime saygılarımı da ekliyorum