gün/cegüneşinde makas kesiği bir sabah dertli bir gün her yanından yaralı kursağımda kuru ekmek hüznü uykularım işgale uğramış kirpiklerim savaş alanı barışçıl bir rüya bile durduramamış bu kanı gözlerim pencerede kalmış işte gün her yanından yaralı avlusunda ise bir caminin kırık dökük bir tabut son yolculuğuna çıkmaya yorgun kalmaya dargın bir yürek, içinde belki dost adı belki yedi kat yabancı çıkacak işte son sefere kimbilir hangi omuzlar üstünde okul bahçesinde çiçekler açmış adı selvi, adı mehmet nasihatler dikilmiş beyaz yakalarına avuçlarında bir serçe gibi ümitler uçmayı bekliyorlar kanatlanıp da daha öğretilmemiş onlara hayatın matematiği bu yüzden de karneleri hep pekiyi köşede, sokağın girişinde hüzünlü bekleyişlerin adresi tütünü su diye içenlerin.. adı: aşıklar meyhanesi kapı girişinde bir adam cam dibinde .. elinde kadehi, gözleri kapalı belli içinde hicran yarası dudaklarında Müzeyyen ablanın benzemez kimse sana’sı gün de bitap düştü işte işte bu gecenin el koyması güne ay yerinde yaşlı ve suskun yıldızlar gökyüzünde aydın güneşe elveda dedi pencere önü çiçekler boyunları büküldü çağlayanların gün dertli günler yaralı her yanından her köşesinde yaşamın, bir kavga her kavgada bir kaybeden keşke bu hayatın da kepenkleri olsa yorulunca çekilse aşağıya çekilince bitse acı, sussa hüzün ölse gün sonra doğsa yeniden, kepenkler açılsa ya da bazen hiç açılmasa .. |