Biriniz Beni Şiirime GötürsünŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Dokuz canlı benim yalnızlığım,
Kaç defa kırdım kilitlerini ölümün Yine de öğrenemedim yaşamayı … Sökük hırkasını çekiştiren dilenci Bihaber içimdeki yoksulluktan Ah sevgili! Yaşamaktan yorulduğumda bir köşeye çöküp Hayattan çaldıklarımı sayardım Sonuç hep ‘hiç’ çıkardı… Ne acıydı ki Sana sadece acı biriktirebilmiştim Kapısını açık bırakmıştım yaralarımın, Kimse girmese de belki ben çıkarım diye… içinde bahar kokan bir kışla çıkagelmeseydin yıkılmayacaktı böyle ağlama duvarım. Saçların orman , ellerin yağmurdu Şehirler kurmuştum ki ruhuna Karanlığın dibine vurdum Güneşi çalan sensin dedin Oysa benim suçum değildi Zaman hızlıydı ben topal Yenildim... öyle güzeldin ki yanıldığım kadar yandım ben hep eksiktim sen hep fazla senin hep gülümseyen resimlerin vardı benim bakmakla yükümlü olduğum ölülerim. Anlatamadım sevgili! omzuna konan serçe kanatlarını gökyüzü zanneden sersem bir kuştu… bilmiyordu gökyüzünü yutan martının sabıkasını sen yalnızlıktan kaçıyordun bense yalnız sana... sustuğunda kaybolurdum Annem saklanırdı içime Acı dersem yaşa Huzur dersem öl kızım! Dolaştığın bütün sokaklara baktım Hala kendimden haber yok çorbası çoktan soğumuş kentin acıyı kaşıklayan çocuklar hala aç… İşaret parmağım havada susuyorum ‘kendimi doğurmadıkça yalnızlıktan öleceğim…’ gökyüzü devriliyor üstüme yorgun kirpik uçlarımdaki yağmur içimin bütün harfleri sökülmüş biriniz beni şiirime götürsün... EzHeR |
"Sökük hırkasını çekiştiren dilenci
Bihaber içimdeki yoksulluktan"
hala fotograflar çekiyorsun şiirden fotograflar biz bakıp geçiyoruz..sen bizi gördükçe kızıyorsun ezher..oysa biz körüz..sen körler ülkesinde tek gören..
sen yalnızlıktan kaçıyordun
bense yalnız sana...
sustuğunda kaybolurdum
Annem saklanırdı içime
Acı dersem yaşa
Huzur dersem öl kızım!
az gider uz gider biz susarız..bir çocuk içimizde içimize şiir söyler..