Çöl Çiçeği
Hüsranın külleri savrulur bir cenk havasıyla
sarmaşıklar dolar isli bir yürek sızıntısı kırk bir kerelik kavgaların arenasında düşer yangınlar semadan acımasızca ne koca bir buhran, ne budala bir sızı Aslan zuhur eder, kedinin benliğinden iç sancılar azar, lime lime kıyılırken bir rahmet, bir affediş, bir tutunacak yol çökülecek bir makam, ruhun prangası kıyısında durulacak divan yok mudur? Ey gözleri siyah kehribar varlığında çölün serin vahası yaprakları râyiha, varlığı hoş eden parmaklarından kelimeler nâzil olan affetmek kalbinde yok mudur? Siyah bir tufanın nuh gemisinde ruh kanıyor geminin güvertesinde göğümden sarkıyor nurdan katreler dilimde yalnızlığın acı heceler... |