Su 106-Ne GezerNe ğezer “-n’arasın ay abam; o ğün yoğudu” “-hinci var da n’olcak elimiz dutar gözümüz görü(r-i)kene dişimiz keserkene bulsak daşı öğüdecek karnımız aşlıkdan gırılı gederdik de kimsenin tarlasına dabanına ağacının dalına, kelek-garpız tarlasına, şununa bununa yan gözüne bi baksak ya ne ğezer hincikinner gibi honun şunu var falanca hunu yemiş feşmekan höyle keymiş deye günülesek garnıdarlık etsek dediğim dedik deye dutursak herifin başının etini yesek ya ne ğezer ha biz de çocuğuduk biz de genc-olduk emme, çoluk-çocuğada garışdık emmeee ne çocukluğumuzu bildik ne genşliğimizin hayrını gördük genşlik dediysem çocukluğumu bilemeyon ki genşliğimin ne hayrını göre(yi)n deli-dembek oynayıp durukana akren o(ğ)lan-gızlarına(n) verividiler gocaya neyin ne olduğunu ne olaca(ğı)nı bilemeden taha bi hüf demeden daa çog geşmedi hadi bakalım herif Seferberliğe garnım burnumda o(ğ)lu esgere gedeli beri gayınbobam bi(r) eve dama girse ya ne ğezer nişleyip ne goyosa dağda-daşda bana bakar-bakar ağlar ben de kendi derdimi unudur, o ağladı deye başların a(ğ)lamaya.. yazzık adamca(ğı)z bi ğün beni annacına aldı da “-geliiin” dedi seğirtdim vardım da “-geliinn” dedi “-ey boba” dedim deli çocuğun taha yau “geliiin, gelin deği(l) de has-öz gızım” anacına dineldim “-hı bobam” dedim bek eyi bi adamıdı sizden eyi olmasın gızlarından ayırmazdı beni herif esgere ğedince barabar ayak ucunda yatırıdı beni de! adamca(ğı)z “gaşıyın üsdünde gözün var” dese, “dıkımı güçcük dut”, “gak hordan bi gupa su ver” “abdas(t) ala(yım)n ile(ğe)n getir” ya da ne bileyin “hurdan gak da, hora otur” dese ya ne ğezer.. emme gayınnam olcak garı;o yok mu ooo gaşlarını garartdımıydı var ya donuz görmüşden beter olu(r)dum aklım depemden gederdi, ya öyle, o ğadar gorkuyo(r)dum kendi de zaten adı üsdünde Gara A(y)şa ay(h)! yere-ğöğe sığdırsa ya bi hortlayasıca, hiş içine ilidir mi.. donuz mezerinde yatasıca açcık da onun uçu; gayın bobamın kölgesinden eğsilmezidim tarlaya nadasa, dağa oduna sanısın gelini deği güçcük gızıyın, gızı değil yavıklısıyın, eme onu aşıtlatdımıydı ye(r)ller yeyesice, singildeyesice Gara Aşa etmediğini gomazdı ha ona da galmadı yalan dünne yanına kâr kalcag sandı ettiği gı biğünden biğüne gı i(n)sana gün-dirlik verilme(z) mi ne ğezer de! onu deyceğdim, ıramatlık gayınbobam “-gızımmm! hinci ben seni güderin desem yalan ay aydın yol belli, evelallah genşsin da(h)a seni bobayın evine eleteyin, gene de atıvımayon, gene de sen benim evladımsın” .. “-va(h)! boba o nası(l) ilaf” demişiyin emme içim valla “cııız” etdi, “-ı ıh” dediysem dee düşdük yola yüzüme bakmadan o öğnde ben arkada eletividi bobamgile de izinin üsdüne dönüvüdü gerisin geriye ha! şö(y)le galağalmışıyın olduğum yerde ardından baka-ğaldım geri dönüp baksa ya bi! ne ğezer hemi de valla hemide billa bana el evindeymişiyin gibi geli(r)di ha hurda kaş gün olmuş gedeli üsdelik bi tek gız evladıyın ya elimden bi işde gelmezdi da(h)a çocuğudum ya(hu)! daha dedim ya gözüm esger yolunda bi ağların bi ağların, me(ğe)rem bakar durun ö(y)le gayınbobamgilden yanna bi(r) habar, bi(r) mekdip, bi(r) selem; ne ğezer önüşlük “ı-ıh” deyemedim ya herkeş de, herkeş emme gayınbobamın etdiği çok gücüme getdiy ki eller gibi döğse-çarpsa kolumu ganadımı eğşese aklıma gelmezdi Allah var bobamdan eleriydi ıramatlık, aklım ileri-ğeri ermeyodu demek bi habar bi selem olmayınça hele varyana; içim içime sığmadı da fira yollara bakdım durdum gakıp gonu gonşu eş-dosta getsem gelsem, bi işin ucundan gelsem ya! ne ğezer gabillenemedim hani fakıt; ne demeğ oldu hinci bu.. hıı? ne demek bi namıssızlığım mı oldu biri bişiy mi dediy ki deye içim içimi yedi ğetdi ta öyle uykum düne(ği)m gaşdı günnerce geceler boyu oyusam; gabiri cennet olasıca nur içinde yatasıca gaşını garartsa, iki de sırtıma dayağ atsa da bi zert gonuşsaydı da yüzüme garşı “hu” deseydi ya ne ğezer me(ğe)r(i)sem adamca(ğı)z o(ğ)lunun “-öldü” habarını evel-evelden kimbili(r) ne fakıt almışımış da! beni hıyallamasın deye içine atmışımış yaa ne bile(yi)n ben, hinciki ğibi esgerden bi habar mı oluyo esgerde ölenin ölüsü mü geliyodu görmeyince insan yakışdırabiliyo mu görse bile yakışdıra bili(r) mi anam; i(n)san; gözlerine bakıp durduğu, gızgısını, havaslığını, sevisini, zevdasını, memninniğini gözünden okudu(ğu)n dağı deviri sandığın bobayiğit erine ölümü yakışdırı(r) mı hiş! ne ğezer.. aklıma file bi gelse ya bi Allah var gederkene bile eller gibi hiş ağlamak aklıma gelmedi sankı gonşu köye hızmata getmiş de! geli(r)kene bi eşek yükü odun edip öylene eve gelce(ği)miş gibi bi getdiy ki; gediş o ğediş, ağşama gelceğmiş gibi yola bak dur geli(r) mi yılın yılı beklesen ne ğezer sonratdan sonraya aklıma ğeldi zahır esgere ğedenin gelme(ye)ceği esger anaları, esger yavıklılarıyna barabar herkeşine barabar bende ağıd etmeye başladım “hey onbeşli onbeşli serhet yolları daşlı onbeşliler gelmedi yarinin gözü yaşlı” ben bi ağlamaya başladım kiyne günnerce, aylarca çocuk da zati, marakımdan telef oldu ğetdi doğsa da; yaşasa filen ha belki beni bi meşgil ederdi “yadiger” gordum adını o(ğ)lan ossun gız ossun yeter kii ba(h)tıyer ossun derdim insan isdeme mi emme ne ğezer bobam ıramatlık “-gızııım gak” dedi “gak” “-ölenine ölünmez iki ğün sonura başıma bi hal gelse elinden dutan olmaz deynek de olsa kölgesi olur üsdüne gözlerim açık geder töbeler töbossun” deye gakdı-dutdu birine taha verdi adamın üş çocuğunun üsdüne bi çocukda ben oldum emme fazla yaşamadı bobam aldı getdi, sonura da hinciki çoş(cu)kların bobası herife verdiler olduk getdik işte ha! eyi günümüzde geşmedi deği(l) de ilkinkinin yadigerinin üsdüne, dedikleyin yamanın üsdüne yama olu(r) mu sanısın ne ğezer dedikleyin üç onun varıdı üş de benim oldu altı neliklerinen böyütdüm nası geldi-ğeşdi sanıyonuz ömrüm ben bu saşları değirmen damında mı ağartdım aş ğaldım, susuz galdım kimseciklere “halım şu” deyemedim, demedim, demen, desem; gardaşlarım kendileri benden de erezil bobamın da başka birine daha vermekden başka bildiğimi var elinden ne geli, o zamannar öyleydi anam.. anamdan sonura iki ğarı da kendi aldı dört garıdan dokuz onun varıdı taygeldilerinen barabar onyedi gardaşların gardaşları derkene ohoo “habaynan ürküt, yabaynan say” gari öğey ana insana hır(lı) soluk solur mu ben saydım emme onnarda mehremet; ne ğezer “benin” deyen sorsun bakalım, ben de öğey anaydım ellerini ıscak sudan sovuk suya goydum mu beniki-onu(n)ku dedim mi bi ğünden bi ğüne şikat etmiş miyin çenizleri ellerinkinden geri mi galmış zabahlara gadak ettim eyledim çok şükür – bin şükür inneden-ipliğe ne var ne yoğusa elemeğim hepiciğini böyütdüm everdim Allaha şükür evelallah tamtekmilidi.. her bi şeyleri eee “köpek ayağına su dökmüş gadar hora geşdi mi” ne ğezer tö(v)be töbe estağfir töbe ha lafın gelişi.. Alla(hı)m günah yazma geldi geşdi hinci günahlarını almayan taha hiş biri “önümü alıp ” geşmedi emme eyi, emme kötü hiş birisi de “analık” deye bağrımdan yitmedi, benikinnere de sa(hi)ap çıkmadılar desem (y)okarda Allahları var böyüğü güçcüğü hiş biri de “-öğey ana” demediler ellere bakıyon da ne öğey evlad, ne öğey gardaş ne ana bir, bobabir has-öz gardaş can düşmanından eleri neleri gördük.. neleri.. bi an davası…, neneyen aman get bee bobaları mefat etdi de ben “onun-benim” demedim bana ne deyip kendimikinneri alıp da elin-günün ettiği gibi zengin birine varayın da “gabı ayrı olanın dadı” ağanın beyin şeyi farklı olu(r) ha üş gün sonura unudulu geder varı.. üş gün de ben keyfime bakayın elimi ılıdan sovuğa vurmayan paşa gönümü ırmayan” demedim (y)okarda Allah var hinci bundan sonura elin herfine varıp da çoluk-cocuğun takkasını mı eğecez aman olca(ğı)nda mı gıı hu yaşdan sonura elin adamına garılık mı edecez bizden geşdi geşdi getdi gari değil mi ya böğüne gadak bi gün yüzü görmedik de hinciden sonura püsgül daksan ne olcak “aşan bilir garlı dağın ardını, çeken bilir dul garının sırrını.” “yitirdim anasını neneyen danasını” hesabı hunca seneden sonura hugarıyı da delaletden gurtarayın deyen çıkar mı çıkar mı gıı ne ğezer… DİPNOTLAR karnıdarlık: çekememezlik, hasetlik, günülemek, kıskançlık seferberlik: eli silah tutanların topyekün savaşa çağrıldığı zaman (Milli Mücadele yılları) 2 Ağustos 1914 Seferberlik ilanı hurdan : şurdan şuradan hora: şura, şuraya, ora, oraya eğşemek: budamak, kırmak, küt etmek, ağacın neredeyse yaprağı dalı kalmamacasına sıyrılması, ekinler için çiğnenerek yere serilmesi, örselemek, yülemek zert : sert nelikler ile: ne zorluklarla, meşakkatli, zahmetli hır : iyi, adil, insanlık, saygı (hırsız da bunların zıtdı olmalı hora geçmek : kabulş görmek, takdir edilmek, işe yaramak önünü alıp geçmek : birinin yürüdüğü istikamete çapraz ondan evvel geçmek takkesini önüne eğmek: namusuna leke getirmek, utandırmak Resim için Sn Muhammet GÜZEL’e teşekkürler. . |
ai< her ne kadar da okumuyorsun desenizde
elimden geldiğince bütün yazılarınızı okuyorum
çünkü doğal
çünkü çocukluğum
köyde geçen yıllarım
her şeyiyle Anadolu var mısralarınızda
saf Anadolu şivesi bütünüyle bizim köyün dilidir
mesela bu günkü yazınızı sonuna kadar okudum
gerçekten yine muazzam mısralardı
yürek sesiniz hiç susmasın
kocaman tebriklerime
saygılarımı da ekliyorum