AY ÇARPMASI GİBİsıfır derece meridyeni titriyor sanki. önce batıdan çekiliyor bir yana, sonra doğudan öteki yana. yüreğim çıkmadan yerinden, bir çocuk fırlıyor içimden, başlıyor zamanın saat kulesine tırmanmaya. …… eğilip kulağıma fısıldıyorsun, beni seviyor musun. söğüt dalları bir o yana, bir bu yana. en telaşlı yürüyüşlerinde akrep. tutmuş iki çocuğun ellerinden, sanki biri diğerinin ikizi. bir tarafta denizler kabarıyor öte yanda bir volkan patlamada yıldızlar yer değiştiriyor, gökbilimciler ayakta. …… eğilip kulağına fısıldıyorum, seni çok seviyorum. yağmurlar yağıyor hepsi aynı suya. unutulmuş gibi duruyor ufuk çizgisi. yer değiştirmece oynayalım diyoruz oturduğumuz yerden. adını beraber koyduğumuz türkü dolunca içimize birden gökyüzünü dalgalara, denizi bulutlara karıştırıyoruz. ……. eğilip kulağıma fısıldıyorsun, sen sonsuzluk musun. sabahlara kadar aynı türküyü dinliyoruz. sarhoşluk, güneşi çok erken doğuruyor. ay mı çarptı bizi, hayallerimizin açık kalmış penceresinden. yada yaşanmamış bir kahkaha mı boyutlarımızı karıştıran, hiç bitmez diye sarılıp uyuduğumuz bu geceden. ……. eğilip kulağına fısıldıyorum, bilmiyorum, bilmiyorum. şimdi susmak daha güçlü bütün sözcüklerden. CEVAT ÇEŞTEPE |
kahkahalar olabildiğince hür olmalı...