Bir tuğlada sen koysan yıkılmış mabedimin duvarına,
Hiçbir bağışı hak etmediğim halde,
Bana bağışlasan kendini,
Kaybolan bedenime kıble olsan,
Dönsem sana,
Günde beş vakit.
Kılsan beni,
Cennete hazırlık gibi,
Kaybolan bedenime pusula olsan,
Sana yürüsem adım adım,
Yuhalatsan yalnızlığımı,
Arsız vatan çocuklarına taşlatsan,
Polis coplarında incitsen sensizliği,
Zamanın ötesine ötelesen her şeyi,
Çayın dudaklarında yürüsek,
Çayda yürüsek,
Kaybolan çocukluğumu bulsan,
Anneme teslim etsen,
Kurtarsan benliğimi,
Mahpus tutan surun dehlizinden,
Üç suyla yıkasan,
Ak pak yapsan,
Yağmur yağsa üstümüze,
Sel olsa,
Güneşe düzdürse renklerini,
Gökkuşağı gözlerinden alsa rengini,
Bir ucu Afrika’da çorak bir açlığa,
Bir ucu İstanbul’da küstah bir kahkahaya düşse,
Oradan sevgi getirse, buradan ekmek götürse,
Tüm bunların üstüne ezan okusa,
Ne mukaddes olduğumuza inansak,
Salâvat getirsek ömrümüze.
Adım adım yürüsek böyle,
Yıldızlarda yürür gibi,
Güneşe gider gibi,
Ayaklarımızın yandığını bile bile,
Kaybolsak bir bedende,
Sana mülteci olsam acılarımla,
Sarsan bedenimi ellerinle,
Biraz annem olsan,
Biraz babam,
Masallara taşınsak,
Bir var olsan bir yar olsan,
Kahramanım olsan,
Ne iç çekişti be…