Felek Bakma Şiirlerime Dik Dik ÖyleEn sığ sularda bile tutup ellerinden yüzdürdüm köhne hayallerimi En değerli taş gibi bastım bağrıma acılarımı... Derdim önümde sevincim ardımda yol aldım yıllar boyunca bir gezginin yorgun, üşümüş adımlarında. Misafir oldum düş saatlerine alevinde ısındı tükenmiş kalemim. Cevaplar aradım sorular sordum tutundum şimşek ağına. Karanlık suların rıhtımında inilti ile yansıdı şehsuvar... Bir tek yıldız yer vermezken Dolun’aya Gecenin nabzı attı kuş konmaz boşluklarda. Kaç şiire oturdum kim bilir ? Benden çoktan geçmiş bakışlarda... Göçebe bir korku çukurlaştı başımın altında Ölüm şiirleri sarardı yayıldıkça. Bizi bırakıp giden adımların ardında. Ne yana baksan yaralıyım anlayacağın Biraz ötemde duruyorken aşk imkansızlığın önünde durdu saat. Haczedilen sessizliği teneffüs etti kemiklerim. Gurbetin gergefinde boyandı kızılcık rengine kanlı satır gibi cümleler... Boylarının ölçüsünü aldı dünyayı verdiğimiz çocuklar. İçindeki bahçesinde siyah önlük giydi torunları.. Dokuz ay on gün birikti avuçlarında. Çiçekleri ertelendi kundaklanan baharların... Hep bu havalar değil miydi üzgün bulutlara özlem yükleyen. Yalnızlığa çarparak giden satırlarda... Müsvedde idi hayat kandilinde yağ kalmamıştı ömrün Temize çekilse de kimi zaman konuk gibi geldi ölüm... Çevrilen bir tek filmdi yaşam Sessiz harflerle kapandılar istemesek de tüm kapılar... Ferda,ca |
Boğazın semalarında süzülen bir martı edası.
Bu kez bir şahin misali pike dalış yapmış masmavi sulara.
Nazenin mısralar bir kaside yazılası
ne var ki kalem kendini kasıyor
gizemli bir ses haddini bil diyor bana.
Yürek sesiniz dinmesin, kaleminiz daim olsun dilerim.